YASSIADA BASIN AÇIKLAMASI

YASSIADA BASIN AÇIKLAMASI

 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleştirilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinin ilk askeri darbesinin 62. yıldönümünü yaşamaktayız. 27 Mayıs darbesi ile daha sonra gerçekleştirilecek darbelerin rol modeli gerçekleştirilmiş, demokrasiye kapkara bir leke vurulmuştur. 1957 yılında gerçekleştirilen seçimlerde çoğunluk oyları alarak iktidara gelen Demokrat Parti yöneticileri ve milletvekillerinden oluşan yüzlerce kişi derdest edilmiş, Yassıada'da aylarca hatta yıllarca hapsedilmiş ve gün yüzü gösterilmemiştir.

 Yassıada'da ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olarak kurulan mahkemelerde, mesnetsiz suçlamalarla Demokrat Partili siyasiler mahkum edilmiş, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idamlarına ve diğer siyasiler hakkında da hapis cezaları yanında siyasetten men kararları alınmıştır.

 Darbe sonrası Meclis tamamen saf dışı bırakılmış ve 38 subaydan müteşekkil Milli Birlik Komitesi tarafından çıkarılan tebliğler ile ülke yönetilmeye başlanmıştır. Cuntacılar tarafından hazırlanan Anayasa teklifi, baskı rejimi altında halk oylamasına sunulmuş ve tabii yürürlüğe sokulmuştur. Yürürlüğe giren 1961 Anayasası ile Anayasa Mahkemesi kurulmuş ve cuntacılardan oluşan Milli Birlik Komitesi bir süre sonra kaldırılsa da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden çıkarılacak kanunların, cuntacıların Anayasasına uygunluğunu denetleyecek bir mekanizma kendilerinden sonra da işleyecek şekilde oluşturulmuştur.

 Darbe sonrası çıkarılan tebliğ ve kanunlarla, darbe hilafına konuşmak ve darbeyi eleştirmek dahi suç sayılmış, yine çıkarılan TSK İç Hizmet Kanunu ile daha sonra gerçekleştirilecek darbelere zemin hazırlanmıştır. 27 Mayıs darbesinin askeri hiyerarşi içerisinde gerçekleştirilmemiş olması, ordu içerisindeki bir grup tarafından bu isyanın çıkarılması, en son yaşadığımız 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsüne dahi fikir babalığı yapmıştır.

 Demokrasiye bu derece ağır ve kara bir leke vuran 27 Mayıs darbesi ve devamında Yassıada'da yaşanan hukuk katliamları nedeniyle, ismi ''yassı'' namı ''yaslı'' olan bu adanın bugün iktidar ve muhalefet partileri tarafından ''Demokrasi ve Özgürlükler Adası'' olarak isimlendirilmesi, o dönem yaşanan acıların milli hafızamızdaki yerini karşılamıyor olsa da, yaşanan elim hadiselerin ve mağdurların anılması her ne kadar doğru ise de, bunların kutlama kapsamında yapılmasını uygun görmek mümkün olmayacaktır. Cenab-ı Hak'tan bir daha böyle kara lekeleri ülkemize ve milletimize yaşatmamasını diliyoruz.

Yeniden Refah Partisi

İstanbul İl Başkanlığı