Yeniden Refah Partisi milletimizle buluştu

Yeniden Refah Partisi Lansman toplantısı Türkiye'nin dört bir yanından ve yurtdışından gelen teşkilat mensupları ve vatandaşlarımızın katılımı ile bütük bir heyecan ve coşku ile gerçekleştirildi.

Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan, Yeniden Refah Partisi'nin tanıtımında konuştu.

16 Aralık 2018 Pazar Millî Görüş tarihi, ülkemiz, insanlık ve İslâm tarihi açısından gerçek anlamda tarihî bir gündü. 23 Kasım 2018 Cuma günü Hacı Bayram Veli camiinde kılınan Cuma namazının ardından verilen dilekçe ile Yeniden Refah Partisi kuruldu. Hemen ardından 24 Kasım'da bu defa yeni kurulan parti ilk mitingini Eyüp Sultan'da gerçekleştirerek halkla buluştu. Bugün (16 Aralık 2018 Pazar) ise Ankara'da "Yeniden Refah Partisi Tanıtım Toplantısı"'nı gerçekleştirdi.

Sabahın erken saatlerinden itibaren salonun önünde oluşan kalabalık ve yaşanan heyecan yaşanacak günün ilk ipuçlarını veriyordu. Partililerin salona alınmasının ardından başlayan programda ilk olarak, Yeniden Refah Partisi Elazığ Gençlik kolları mensubu Samet Can, "Yeniden Refah Geliyor" adlı eseriyle sahne aldı. Heyecanın yükselmeye başlaması ile bu defa sanatçı Umut Mürare ve Ammar Acarlıoğlu'nun sevilen ezgileri ile içi ve dışı hıca hınç dolan salondaki heyecan artık kabına sığmaz hale geldi.

"Mücahit Erbakan" sloganları ile partililer özlenen Erbakan - Refah günlerini nasıl beklediklerini herkese gösterdi. Ezgilerin ardından Genel Başkanımız Dr. FATİH ERBAKAN'ın salona ulaşmak üzere konuttan ayrılmasının ve yolculuğunun ekranlara yansıması, ardında Millî Görüş'ün 2. Kırk Yılının mimarı Dr. Fatih Erbakan'ın salona girmesi ile oluşan atmosfer gelecek adına, mazlumlar adına, Yaşanabilir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Âdil Bir Dünya için dosta güven, bu milletin düşmanlarına ise endişe verecek yoğunlukta idi. Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan'ın salona girişinin ardından okunan İstiklâl Marşı ile başlayan program dinmek bilmeyen sloganlar eşliğinde devam eden tanıtım programında Yeniden Refah Partisi'nin ilk tanıtım sinevizyonu yayınlandı. Yaşanan heyecan sebebi ile gözyaşları ve coşkunun yine zirve yaptığı programda sinevizyonun ardından kürsüye bu defa heyecanla beklenen an geldi çattı. Yıllardır beklenen an gelip çattığında dakikalarca süren coşkulu sloganlar eşliğinde sözlerine başlayan Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan, hep birlikte, uzun zamandır heyecanla beklenen bugüne ulaşabilmek sebebiyle şükürler ederek başladığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, "Yeniden Refah iktidarında farklılıkları zenginlik kabul ederek koruyacağız. Farklı kimliklerin barış içinde bir arada yaşatılmasını sağlayacağız." dedi. Millî Görüş'ün ortaya koyduğu "Yaşanabilir Türkiye", "Yeniden Büyük Türkiye" ve "Yeni Bir Dünya" olmak üzere üç temel hedef bulunduğunu belirtti.

 

 

GENEL BAŞKANIMIZIN KONUŞMASININ TAM METNİ

 

Esselamu aleykum   Milli Görüşçü’ler,

Esselamu aleykum   sadık dava erleri,

Esselamu aleyküm   2. Kırk Yılın Kahramanları,

Esselamu aleyküm   kardelenler,

Esselamualeykum    hareketimizin dinamosu genç kardeşlerim,

Esselamu aleykum    hareketimizin kalbi hanım kardeşlerim,

Esselamu aleykum    aziz milletimizin kıymetli evlatları,

 

Sabredenler, sebat edenler, ahd edenler, cehd edenler, çile çekip bedel ödeyenler, doğudan batıya, kuzeyden güneye Türkiye’nin dört bir tarafından koşup gelen, bu salonu aşkla-şuurla-heyecanla  dolduran,

Hanımlar,  Gençler,  Ak saçlılar,  Ak sakallılar,

(Kurucular Kurulumuzun davasına sadık   kıymetli mensupları)

Hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum ... Hoş geldiniz, safalar getirdiniz ...

- Ve elbette ki;  80 milyon vatan evladını hiçbir ayrım gözetmeksizin selamlıyorum  ve  bağrıma basıyorum ...

- Ve  yine  2 milyarlık bütün İslam Alemi'ni selamlıyorum ve bağrıma basıyorum ...

 

Bu tarihi buluşmamız hayırlı ve mübarek olsun.  Cenab-ı Allah bu tarihi, bu muazzam buluşmamızı en büyük hayırlara, en büyük ecirlere, Milletimizin, İslam Aleminin ve bütün insanlığın kurtuluşuna vesile kılsın inşallah...

Bugün bizlere  "Yaşanabilir bir TÜRKİYE",  "Yeniden Büyük TÜRKİYE"  ve  "Yeni Bir Dünya" hedeflerine ulaşmak için  "İkinci Kırk Yıl yürüyüşünü" başlatmayı nasib eden,  bizleri bu tarihi günde,  bu muazzam atmosfer içerisinde  buluşturan 'Kuvvet ve Kudret Sahibi Cenab-ı Hakk’a   sonsuz şükürler olsun ....

-  Bizlere dik durmayı nasib eden  Cenabı Allah'a sonsuz şükürler olsun ...

- Bizlere koltuk-makam-mevki-ihale  peşinde koşmak yerine,  davamızı ve insanlığa hizmeti  tercih etmeyi nasib eden  Cenabı Allah'a sonsuz şükürler olsun ...

- Hakkı batıldan ayırt etmeyi ve Hakkın safında yer almayı nasib eden  Cenabı Allah'a  sonsuz şükürler olsun ...

- Bizlere 7 milyar insanın kurtuluşu için yola çıkan bu kutlu kervanın yolcuları olmayı nasib eden  Cenabı Allah'a  şükürler olsun ...

- Bizlere  milletimizin, ecdadımızın, Sultan Fatih'in, Sultan Abdulhamid Han'ın görüşü olan “MG'ü  hakkıyla temsil etmek üzere” bu tarihi adımı atmayı nasib eden  Cenabı Allah'a  sonsuz şükürler olsun ... 

Sözlerimize başlarken;

Cennet mekan Sultanımız Abdulhamid Han Hz.lerinin çok kıymetli torunu Abdulhamid Kayıhan Osmanoğlu Bey'e,  çok kıymetli kurucular kurulu üyelerimize,  çok kıymetli misafirlerimize,  değerli  protokol mensuplarına,  güvenlik güçlerimize,  değerli basın mensuplarına,  en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz ...

Bu salonu böyle muazzam bir coşku seliyle dolduran sizlere,  her birinize,

Ve  televizyonları başında bizleri izleyen  bütün memleket evlatlarına,  bütün  dünya  Müslüman'larına  en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz ...

 

Bu müjdeli günde,  bize bu kutlu emaneti bırakan,  hayatıyla ve mücadelesi ile,  hidayeti, feraseti ve dirayetiyle bizlere örnek olan merhum liderimiz  Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızı  rahmetle, minnetle ve hasretle yad ediyoruz ....

Cenabı Allah kendisine gani gani rahmet etsin, hepimizi O'nunla cennetinde buluştursun inşallah ...

“Sizden ne istiyorum biliyormusunuz;  Heyecan, heyecan,  heyecan”   diyen Erbakan Hocamız,  keşke burada olup şu muazzam heyecanı ve coşkuyu görebilseydi ... 

Ancak bizler çok iyi biliyoruz ki; 

Erbakan Hocamız,  manevi olarak burada bizlerle birliktedir ... 

Erbakan Hocamız, "Yeniden Refah Partimiz"in manevi kurucularındandır  ...

-----------------------------------------------------------------------------------------

Bugün Ankara'da  hep birlikte "Tarihi bir güne" şahitlik ediyoruz ...

Tam 50 sene evvel, 'bir çiçekle başlayan baharı' yeniden başlatmak,  MG hareketini yeniden şahlandırmak,  MG sancağını şanla - şerefle taşımak,  MG zihniyetini dosdoğru bir şekilde temsil etmek, 

"Bismillah"  dediğimiz  gün,   işte bugündür ...

 

Ülkemizin  güçlü ve şerefli geleceğini inşa edecek, mazlum İslam coğrafyasını ve bütün ezilenleri zulümlerden kurtaracak, 

Zalimlerin, sömürgecilerin karşısında sadece konuşmayıp,  fiilen harekete geçecek,

haksızlığa sadece diliyle değil,  eliyle de karşı koyacak,

yorulmayacak,  yorgunluğu mazlumların yaşlı gözlerine hapsedecek,

bıkmayacak,  bıkkınlığı Mescid-i Aksa’nın gölgesine gizleyecek,

vazgeçmeyecek,  vazgeçmeyi Ayasofya’nın zincirlenmiş kapısında bırakacak,

inançlı bir kadronun ayağa kalktığı gün,  işte  bugündür ...

 

Cenabı Allah’a hakkıyla kul olmayı ve peygamberlerin yolundan yürümeyi,  en büyük şeref bilenlerin...

Erbakan Hocamızdan emanet aldıkları Milli Görüş gömleğini şerefle taşıyan ve o gömleğe  leke sürmeyen,  sürdürmeyenlerin...

yeniden meydana çıktıkları gün,  işte  bugündür ...

 

Karşımdaki şu muazzam görüntüye bakıyorum ve diyorum ki;

Bu salondaki manzarayı, bu muhteşem atmosferi en güzel şekilde ifade edecek mısralar;

-  Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes, eyy deli rüzgar artık ne yönden esersen  es ...!!!     mısrasıdır ...

-  Sabrımız artık yeter,  merde meydan konuşur ...

Ordular şaha kalkar, Fatih Sultan konuşur ...

Ya şehid ya gaziyiz biz bu dava uğrunda,

Hakk yolundan dönmeyiz biz de iman konuşur ...    mısralarıdır ...

 

Bu muhteşem atmosferi en güzel şekilde ifade edecek bir cümle de;

-  “Milletimizin görüşü MG, bir kez daha yanardağ gibi patlıyor..!!”  cümlesidir,  Elhamdulillah ...

 

Bugün  milletimize;

Ehveni şerler yerine "Hayrın kendisi"nin meydana çıktığının  müjdesini veriyoruz ...

Çaresizlik, umutsuzluk, alternatifsizlik döneminin sona erdiğinin müjdesini veriyoruz ...

Asli yuvamıza dönüş döneminin başladığının  müjdesini veriyoruz ...

Hep birlikte, hep bir ağızdan;

         - Artık umut var,

         - Artık çare var,

         - Artık alternatif var,  

         - Artık   YENİDEN REFAH VAR   diye haykırıyoruz ...!!!

 

Bugün bu salonda, hep birlikte, hep bir ağızdan;

Vakti Geldi ...!!! 

Ehveni şerler yerine, hayrın kendisinin, işin aslının meydana çıkma vakti geldi ...!!

Kutlu kervanın yola revan olma vakti geldi ...!!  

“Yeniden Refah”ın vakti geldi  …!!    diye haykırıyoruz ...

İşte başlıyoruz; 50 yıllık kadim Milli Görüş Hareketinin, 14 asırlık Peygamberi yürüyüşün  ve  Hz. Adem’den bugüne kadar süren mücadelenin yeni adımlarını atmaya başlıyoruz ...

Milli Görüş çınarını yeniden yeşertmek,  O çınarın gölgesinde milletimizi yeniden bir araya getirmek,  köklerini daha derinlere taşımak, ne yapılırsa yapılsın yıkılmayacağını  bütün dünyaya bir kez daha göstermek için yola çıkıyoruz ...

 

"Hakkı üstün tutma",  "Nefis terbiyesi",  "maneviyatçılık" parolasıyla,

“İyinin, güzelin, doğrunun, faydalının, adaletin”  hakim olması için yola çıkıyoruz ..

"Siyaseti bir ibadet olarak gören"  anlayışla yola çıkıyoruz ...

Makam, mevki, kişisel ikbal için değil,  bütün mazlumların ve ezilenlerin kurtuluşu için yola çıkıyoruz...

- “Yeniden Refah Partimiz” ile;  "Milletin eliti olmak" için siyaset yapma anlayışı,  "milletin hizmetkarı" olmak için siyaset yapma anlayışı ile değişiyor.

- Siyaseti menfaat paylaşımı olarak gören zihniyetlerin yerine, milletimizin ve bütün mazlumların kurtuluşu için çalışılan bir zemin olarak gören zihniyet

"Yeniden Refah Partisi"  ile  hayat  buluyor.

 

Bugün bu salonda, hep birlikte, hep bir ağızdan;

"Yaşanabilir Bir TÜRKİYE"   için,   "BİZ VARIZ"

"Yeniden Büyük TÜRKİYE"   için   "BİZ VARIZ"

"Yeni Bir Dünya"   için      "BİZ VARIZ"      diye haykırıyoruz ...

 

         Bizim mücadelemiz;

- Kuvvetin, menfaatin ve imtiyazın hak sebebi sayılmasına karşı duran bir anlayışla,

- Güçlünün haklı sayıldığı değil, haklının güçlü olduğu bir sistemin kurulması  gayesiyle,

-  "Yönetimde Adalet",   "Paylaşımda Adalet"   düsturuyla,

-  “Tüm insanlığa ve mahlukata şefkat”  prensibiyle,

- 7 milyar insana;   Adaletin,  Refahın,  Hürriyet ve İnsan Haklarının,   Huzur ve Barışın,  İzzet ve Onurun  sağlanacağı bir sistemin kurulması  gayesiyle,

- "Önce Ahlak ve Maneviyat",  "Nefis Terbiyesi", "Hakkı üstün tutma" prensiplerine  sıkı sıkıya bağlı bir şekilde,

         yapılacak bir mücadele olacaktır...

 

Elbette bu yolculuk zor ve meşakkatli bir yolculuktur...

Ancak,  "Yeniden Refah Partisi" çatısı altında beraber yola çıktığımız  tertemiz, donanımlı, şuurlu ve cesur  kadrolar  bu zor yolculuğa hazır kadrolardır …  Elhamdülillah ...

Yıllardır güvenilir bir alternatif arayanların, gönül rahatlığıyla sarılacağı alternatif buradadır,

"Yaşanabilir Bir TÜRKİYE",  "Yeniden Büyük TÜRKİYE"  ve  "Yeni Bir Dünya’yı  kuracak irade  buradadır ...    

 

NİÇİN ??     ÇÜNKÜ BİZLER;

-  İncirlik'i kapatıp, Çekiç Gücü kovacak kadar  cesaret dolu,

- Ekmek dağıtan arabanın arkasından yalınayak koşan minik yavru için gözyaşı dökecek kadar  merhametli,  

- Memurumuzun, işçimizin maaşını 1 senede 2 misline, 

  Emeklimizin maaşını bir senede 3 misline çıkaracak kadar  bereketli,

- Tüm tehditlere rağmen Kıbrıs Harekatı'nın emrini verecek kadar  kararlı,

- Ülkemizin, milletimizin başına bela olan bir örgütün iç yüzünü 30 sene öncesinden deşifre edecek kadar  ferasetli,

         bir geçmişin mirasçılarıyız ...

         Bizler;

Belediye çalışanlarının maaşını kendi şahsi parasıyla ödeyen belediye başkanları çıkaracak kadar  ihlas ve samimiyet dolu,

Cumhuriyet tarihinde ilk defa   'Denk Bütçe'  yapacak kadar  başarılı,

Bir tane dahi  yolsuzluk, rüşvet  dosyası olmayan  tertemiz,

         bir geçmişin mirasçılarıyız...

Geleceğimiz de,  aynen geçmişimiz gibi  ihlas, samimiyet, feraset, cesaret,  ve merhamet  dolu olacak inşallah. 

Geleceğimiz de,  aynen geçmişimiz gibi  bereket, karalılık ve başarılarla dolu olacak inşallah ...  

Geleceğimiz de  geçmişimiz  gibi  tertemiz  olacak  inşallah  ...

 

Her şeyden önce  altını çizerek ifade ediyorum ki;

BİZLER  "YENİDEN REFAH PARTİSİ"  OLARAK,

Kavga için, çatışma için, intikam almak için DEĞİL,   kinle,  hasetle,  hırsla  DEĞİL,

YAPILAN HİZMETLERE TEŞEKKÜR ETMEK, EKSİK YAPILANLARI  TAMAMLAMAK,   YANLIŞLARI DA  DÜZELTMEK İÇİN GELİYORUZ ...

 

BİZLER  "YENİDEN REFAH PARTİSİ"  OLARAK,

"SİYASETE ZERAFET"  GETİRECEĞİZ ...

-  Kavga  ve  çatışma  yerine,   müzakere ve tavsiye

-  Sadece  eleştirmek ve suçlamak  yerine,   çözüm önermek

-  "Kutuplaştırma ve ötekileştirme"  yerine,   "kucaklama ve birleştirme"

- Sadece yapılan yanlışları değil, yapılan faydalı işleri de gören ve takdir eden bir muhalefet,   ANLAYIŞINI HAKİM KILACAĞIZ

BİZLER;

- Saldırgan bir muhalefet anlayışı yerine,  yumuşak üslup sahibi,  yapıcı ve  doğruya yönlendirici  bir  muhalefet

- Siyasi rekabeti bir savaş olarak gören değil,  hizmet yarışı olarak gören centilmence  bir  siyaset,

-  "Siyaset için siyaset"   değil,   "millet için,  hizmet için  siyaset"

ANLAYIŞINI HAKİM KILACAĞIZ …

  

Çok kıymetli kardeşlerim,  aziz milletimizin kıymetli evlatları,

bugün burada  MG'ün  "3 Temel Hedefi"ni gerçekleştirmek için  “YENİDEN REFAH PARTİMİZ”in  startını veriyoruz;

1)  "Yaşanabilir Bir Türkiye",

2)  "Yeniden Büyük Türkiye"

3)  "Yeni Bir Dünya"

MG’ün ortaya koyduğu bu üç hedefin gerçekleştirilmesi noktasında Türkiye’mizin şu an içinde bulunduğu duruma baktığımız zaman ne görüyoruz  ??

 

Ülkemizde son 16 yıldır iktidarda bulunan irade; 

İnanç özgürlüğünün sağlanması alanında önemli adımlar atmıştır. İmam Hatip liselerinin, Kuran kurslarının açılması, Başörtüsü zulmünün ortadan kaldırılması ve milletin inancıyla kavgalı devlet yapısından milletin inancıyla barışık bir devlet yapısına geçilmesi gibi  çok önemli hizmetler  yapılmıştır. 

Bütün bunlar;  1000 senedir İslam’ın bayraktarlığını yapmış  milletimizi ve bizleri  elbette ki memnun etmiş adımlardır, önemli hizmetlerdir.

Devlet kademelerinde, bürokraside bu ülkenin dindar ve inançlı evlatlarının görev almaları, yıllardır süregelen askeri vesayetin kaldırılması da son derece olumlu gelişmeler olmuştur.

20 sene öncesinin TÜRKİYE’sinde bir tane başörtülü MV’ne dahi tahammül edilemezken, bugün başörtülü  MV’lerimiz,  bakanlarımız, büyükelçilerimiz olmuştur  ve bu gelişmeler  milletimizi de bizleri de ziyadesiyle memnun etmektedir.

Evet;  mevcut iktidar döneminde;

 - İnanç özgürlüğü alanında önemli adımlar atılmıştır,

- Evet;  köprüler, duble yollar, hızlı tren hatları ve İstanbul 3. Havalimanı gibi altyapı ve üst yapı hizmetleri yapılmıştır. 

- Son derece önemli belediyecilik hizmetleri yapılmış, şehirlerimizin çehresi değişmiştir.

- TOKİ eliyle vatandaşımızın konut sorunu büyük ölçüde çözülmüş,

- İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza ciddi miktarda sosyal yardımlar hem belediyeler, hem devlet  tarafından yapılmıştır.

Bunların hepsini takdir ve tebrik ediyoruz ...

Bizler bu ülke için kim taş taş üstüne koymuşsa, hakkını teslim ederiz …

 

FAKAT,  bütün bunların yapılmış olması  MG'ün tam manasıyla uygulandığı ve asıl hedeflerimize ulaşıldığı anlamına gelmiş midir ??

Şunu özellikle belirtmek isterim ki;  MG sadece inanç özgürlüğü demek değildir. MG sadece  İmam Hatip, başörtüsü ve Kuran Kursları'ndan ibaret değildir.  MG  sadece  altyapı ve üst yapı faaliyetleri de demek değildir.

Milli Görüş demek,  her şeyden önce "Yaşanabilir bir Türkiye’nin kurulması demektir.  Milli Görüş demek,  "Yeniden Büyük Türkiye’nin kurulması demektir.

Türkiye’nin öncülüğünde "İslam Birliği"nin kurulması ve bunun öncülüğünde de  "Yeni Bir Dünya"nın  kurulması  demektir.

 

16 yıldır iktidarda bulunan kadrolar elbette ülkesine, milletine hizmet etmiştir,  faydalı işler yapmışlardır,  ANCAK;  özellikle son dönemde geniş halk kitlelerinin, dar gelirli kesimin yaşadığı ekonomik sıkıntıları göz önüne aldığımızda  "Yaşanabilir Bir Türkiye"nin kurulması ekseninde,  özellikle ekonomi boyutunda  tam manasıyla  yeterli  olamamışlardır.

 

"YAŞANABİLİR BİR TÜRKİYE HEDEFİNE TAM OLARAK ULAŞILAMADI"

Bizim öncelikli hedefimiz;  "Yaşanabilir Bir Türkiye’nin tesis edilmesidir.  "Yeniden Büyük Türkiye" ve "Yeni Bir Dünya" hedeflerine ulaşabilmemiz için öncelikle  "Yaşanabilir Bir Türkiye’yi  kurmamız  gerekmektedir.

 

 Öncelikle  "Yaşanabilir Bir TÜRKİYE'nin   'Ekonomi'  Boyutuna baktığımızda ne görüyoruz;

"Yaşanabilir Bir TÜRKİYE"  sadece inanç özgürlüğünün temin edilmesiyle, sadece dindar insanların devlet kademelerinde yer almasıyla kurulmuş olmaz ... Dar gelirli kitlelerin, halkın refah düzeyini yeterli şekilde artıramazsanız,  "Yaşanabilir Bir TÜRKİYE" hedefine ulaşamazsınız ... 

-  Devlet bütçesinde önümüzdeki 3 sene için faize 436 milyar TL ayırırken,  80 milyon vatandaşa sadece  350 milyar TL  ayıran bir TÜRKİYE,  "Yaşanabilir bir TÜRKİYE" olamaz.  

- 54. Hükümet döneminde Erbakan Hocamız;  emekliye yüzde 310,  memura yüzde 130,  işçiye  yüzde 100 zam yaptı.

Erbakan Hocamızın 54. Hükümet döneminde  milletimize verdiği zamlar nerede,  son 16 yıldır verilen  'cep harçlığı'  düzeyindeki zamlar  nerede ?

Milyonlarca insanımıza verilen cep harçlığı düzeyindeki zamların daha ellerine geçmeden, enflasyonla, yapılan zamlarla buhar olduğu bir ülke, "Yaşanabilir Bir TÜRKİYE"  olabilir mi ?

- Sizlere soruyorum değerli kardeşlerim, gerçek enflasyonun yüzde 30’lara dayandığı bir ortamda, elektrik ve doğalgaza bir senede %50 zam yapılan bir ortamda,  işçi-memur-emekli maaşlarına %5 zam yapılan bir TÜRKİYE,   "Yaşanabilir bir TÜRKİYE" olabilir mi ?

- Tarım ürünlerinin taban fiyatlarına senede % 6-7  artış yapan bir TÜRKİYE,  "Yaşanabilir Bir TÜRKİYE" olamaz.  Erbakan Hocamızın 54. Hükümet döneminde tarım ürünlerine yaptığı %80’lik, %130’luk zamlar nerede, son 16 senede yapılan zamlar nerede ?

Ülke olarak doğal zenginliklerimizle, uygun iklimimizle, genç ve çalışkan nüfusumuzla bu kadar avantaja sahipken, neden insanlarımız geçim sıkıntısı çekiyor ?  Neden insanlarımız geleceğe güvenle bakamıyor ? Gençlerimiz neden iş ve gelecek kaygısı ile yaşıyor ? 

 

Gelecek kaygısının ve geçim sıkıntısının olduğu bir TÜRKİYE,  "Yaşanabilir Bir TÜRKİYE"  olamaz ...

- En zengin %20'lik kesimin milli gelirden aldığı pay %47, en fakir %20'lik kesimin milli gelirden aldığı pay %6,3 iken, Zenginin daha zengin fakirin daha fakir olduğu,  Gelir dağılımında adaletin gözetilmediği bir ülke,  "Yaşanabilir Bir Türkiye" olabilir mi ?

- Milyonlarca gencimizin üniversiteden mezun olduktan sonra işsiz kaldığı,  gelecekten umutsuz olduğu, Genç işsizlik oranının kayıtdışı olanlarla birlikte %30'lara ulaştığı, 3 gençten 1 tanesinin işsiz olduğu bir TÜRKİYE,   "Yaşanabilir Bir Türkiye"  olabilir mi  ?

- Esnaf kardeşimin her gün dükkanını, atölyesini, mağazasını kapatma korkusuyla yaşadığı,  işadamı ve sanayicilerimizin her gün  'konkordato' endişesiyle yaşadığı,  her gün onlarca firmanın konkordato ilan ettiği  bir Türkiye,   "Yaşanabilir Bir Türkiye"  olabilir mi ?

- Tarımın ve hayvancılığın bitme noktasına geldiği,  çiftçimizin, köylümüzün ürününün gelirinin,  üretim maliyetinin yarısını karşılamaya yetmediği bir TÜRKİYE,  "Yaşanabilir Bir Türkiye" olabilir mi ?

- Ülkede toplanan verginin yüzde 70’inin sabit ve dar gelirli vatandaştan alındığı bir Türkiye,  "Yaşanabilir Bir Türkiye"  olabilir mi ?

Bir elektrik faturasında kullanılan elektrik ücretinden daha fazla verginin bulunduğu, bir telefon faturasında yapılan telefon görüşmesinin ücretinden daha fazla verginin bulunduğu, bir otomobil fiyatının içinde otomobilin değerinin iki misli vergi olan bir ülke,  "Yaşanabilir Bir TÜRKİYE"  olabilir mi ?

- 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2224 TL,  yoksulluk sınırı da 6200 TL iken,  asgari ücretin 1600 TL,  en düşük memur maaşının 3130 TL olduğu bir Türkiye,   "Yaşanabilir Bir Türkiye"  olabilir mi ?

6 Milyon asgari ücretlimiz  aileleriyle birlikte açlık sınırının altında, milyonlarca memurumuz da yoksulluk sınırının altında yaşarken, "Yaşanabilir Bir TÜRKİYE'den  söz edilebilir mi  ?

- Ülkemizde  üretime, ihracata, kalkınmaya HİÇBİR KATKISI OLMAYAN, HESAPSIZ KİTAPSIZ YÜZBİNLERCE İNŞAAT YAPILIRKEN, büyükşehirlerimiz AVM ve Rezidans inşaatı yarışına sahne olurken, her sene milyarlarca dolar  kaynağımız betona ve çimentoya yatırılırken,

üretim, istihdam, sanayi, teknoloji ve kalkınma ihmal edilmiş,  vatandaşın, dar gelirlinin  refah düzeyinin  artırılması  unutulmuştur.

Köprüler, duble yollar, hızlı trenler, dünyanın en büyük havaalanı, gereklidir ve çok güzel hizmetlerdir AMA;  geçim sıkıntısı çeken milyonların,  dar gelirlinin derdine derman olamazlar.

Bu dertlere derman olmak için;  üretim-istihdam-ihracat gerekir ...!

                                                     Adaletli bir gelir dağılımı gerekir …!

"Yaşanabilir Bir TÜRKİYE'nin  Diğer  Boyutları da; ‘Adaletin’ ve ‘Kardeşliğin’ tesis edilmesidir:

- Yargıya, adalet sistemine güvenin kalmadığı,  İnsanların işe girerken, göreve getirilirken ehliyet ve liyakatin esas alınmadığı bir ülke,   "Yaşanabilir Bir Türkiye" olabilir mi ?

- "Toplumsal Kutuplaşma"nın had safhaya çıktığı, İnsanlarımızın geleceğe güvenle bakamadığı bir ülke nasıl   "Yaşanabilir Bir Türkiye"  olabilir ?

 

"YAŞANABİLİR BİR TÜRKİYE"  İÇİN BİZ NE YAPACAĞIZ ??

"Yaşanabilir Bir TÜRKİYE" yolunda  'Ekonomi Alanında'  (Dar Gelirli, Köylü-Çiftçi, Esnaf  için)   Biz Ne Yapacağız  ??

-  "Yeniden Refah" iktidarında;  yüksek enflasyon, sürekli artan döviz kurları ve son derece düşük maaş artışları ile sürekli olarak fakirleşen vatandaşımızın gelir düzeyi en az gelişmiş ülkeler seviyesine mutlaka çıkarılacaktır.

- Gelir dağılımında üretim faktörleri, bireyler ve bölgeler arasında adaletin sağlanması,  milli gelirin reel olarak artırılması ve 80 milyon vatandaşımıza gerçek manada yansıtılması için her türlü tedbir alınacaktır.

-  Vergi sistemi adil, sade,  ve formalitesiz olacak şekilde yeniden tanzim edilecek ve vergi oranları mümkün olan en alt seviyeye indirilecektir.  Haksız, fahiş vergiler kaldırılacak,  toplam vergi gelirleri içerisinde  dar gelirliden alınan vergilerin payı azaltılacaktır.

- İşçi, memur ve emeklilerimizin maaşları üzerinden alınan vergiler kaldırılacaktır.

- Elektrik, su, doğal gaz gibi zorunlu ihtiyaç kalemleri bütün hane halkına belli bir asgari orana kadar ücretsiz olarak sağlanacaktır.

- Akaryakıt üzerinden alınan, %70'lere varan fahiş vergi oranı düşürülerek, benzin ve mazot yarı fiyatına indirilecektir.

 

Yaşanabilir Bir TÜRKİYE için;

-  Rüşvet, yolsuzluk, talan ve vurgundan  ateşten kaçar gibi kaçacağız,

- Başta kamuda olmak üzere, gizli ve açık her türlü israf önlenerek kaynaklarımız öncelikle milletimizin hizmetine tahsis edilecek,

- Ekonomimizin temel taşlarından  KOBİ’lerimiz yeterli düzeyde, adil ve süratli bir şekilde desteklenecek,

 

-  Asgari ücrete, emekli ve memur maaşlarına iktidarımızın ilk senesinde en az yüzde 50, sonraki senelerde de mutlaka gerçek enflasyon oranının üzerinde zamlar yapılacaktır.

- Hiçbir geliri ve varlığı olmayan vatandaşlarımıza devlet tarafından asgari ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde maaş  sağlanacaktır.

- Tüm emeklilik ve sağlık sigortalarının koşulları iyileştirilecek ve kapsamları genişletilecektir.

Emeklilik hakkını kazanmış vatandaşlarımızın belli bir yaşa kadar emeklilikten doğan haklarını kullanamaması uygulamasına son verilecektir.

 

- Emekli-memur-işçimizin yanında çiftçimize ve köylümüze de sahip çıkılacak ve tarım ürünlerinin taban fiyatları en üst düzeye getirilecektir.

- Milyonlarca çiftçi ve köylümüzü yıllardır mağdur eden,  ekonomimize zarar veren başta 'şeker pancarı kotası' olmak üzere tarım ürünlerine konulan bütün haksız kotalar kaldırılıp atılacak, şeker pancarı ve diğer tarım ürünlerinin ekimi teşvik edilecektir.

 

- Devlet,  "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" anlayışına sahip olarak hareket edecek ve  bu doğrultuda  bütün yurt sathında aç-açık tek bir kimse kalmayacak şekilde hizmet edecektir.

 

- Engelli vatandaşlarımız "özürlü" değil, "özel" vatandaşlarımızdır. Onların eğitim, iş hayatı ve sosyal hayatta karşılaştığı tüm sorunların ortadan kaldırılması için azami gayret gösterilecek ve yaşam standartları yükseltilecek.

- Engelli vatandaşların bakımını üstlenen yakınlarına devlet tarafından yapılan maddi destek miktarı artırılacaktır.

- Gençlerimizin evliliklerinde, ev ve araba edinmelerinde bir defaya mahsus devlet katkısı sağlanacaktır.

- İlk defa ticarete atılan 30 yaş ve altı gençlerimizin kurdukları şirketler, 2 yıl süreyle  vergiden muaf tutulacaktır.

 

"Yaşanabilir Bir TÜRKİYE" yolunda  'Adaletin Tesisi'  için Biz Ne Yapacağız  ??

- Adaletin eksiksiz bir şekilde tecellisinin en önemli unsuru olan, "Önce Ahlak ve Maneviyat"  anlayışını  öncelikle  'Adalet mekanizmasında'   hakim kılacağız.

- BÜTÜN İNSANLARA, DİN, DİL, IRK AYRIMI GÖZETMEDEN ADİL DAVRANACAĞIZ.  Bizim inancımızın temeli;  tüm insanlığa ve mahlukata şefkattir.

- İnsanın doğum ile elde ettiği, Allah’ın her insana bağışladığı temel hak ve özgürlüklerinin kamilen korunması siyasetimizin temel gayesi olacaktır. 

- "HIRSIZLIK YAPAN KIZIM FATMA DA OLSA CEZASINI VERİRİM" DİYEREK HEPİMİZİ UYARAN PEYGAMBERİMİZ SAV'İN  HASSASİYETİNİ ÖRNEK ALACAĞIZ

-  Kimsenin alın teri ile ürettiklerine, kazandıklarına haksız yollardan el konulmayacak

-  Özellikle ceza davalarında  'Bağımsız Jüri'  sistemini hayata geçireceğiz,

- Hakimlerimizin gelir düzeyi, yaşam standartları en az gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarılacak,  "vicdan ile cüzdan arasında sıkışmalarının" önüne geçilecek

- İddianamelerin hazırlanma süreleri sınırlandırılacak, tutukluluk ve gözaltı süreleri asgariye indirilecek.

- Siyasetin ve iktidarın  yargı süreçlerine müdahalesi asla kabul edilmeyeceği gibi,  yargının da siyaseti etki altına almasına asla müsade edilmeyecek.

- Bizim iktidarımızda,  şeffaflık, tarafsızlık, denetlenebilirlik ve adil yönetim anlayışı  olmazsa olmaz önceliklerimizden olacaktır.

- Kamuda işe alımlarda ve görevlendirmelerde; akrabalık-yandaşlık-hemşerilik değil,  sadece 3 kriter geçerli olacak;  "ehliyet",  "liyakat"  ve  "adalet"

 

"Yaşanabilir Bir TÜRKİYE"  yolunda 'Kutuplaşmanın Önlenmesi'  İçin Biz Ne Yapacağız ??

- Tarihi gerçeklerin de gösterdiği gibi, bizler millet olarak aynı inancın evlatlarıyız, aynı ruh köküne sahibiz, ayrımcılık ve çatışma bize asla yakışmaz.  Bin  yıldır birlikteyiz,  bundan sonra da mutlaka birlikte olacağız.

- Hiçbir kimse her nasıl ki,  öz kardeşinden veya vücudunun herhangi bir uzvundan vazgeçemez ise,  bizler de istisnasız 80 milyon vatandaşımızın kardeşliğinden  asla  vazgeçemeyiz. Bu sebeple birlik ve bereberliğimizin, ulusal bütünlüğümüzün korunması, kardeşlik bağlarımızın kuvvetlendirilmesi ve her türlü ayırımcılığın önlenmesi en büyük önceliğimiz olacaktır.

- Yeni nesillerimizin  hem Batıda,  hem Doğuda ve G. Doğu'da, bu şuurla eğitilmeleri,  'İslam Kardeşliği'  bilinciyle yetiştirilmeleri için gereken her adım atılacaktır.

- "Kutuplaştırma ve ötekileştirme" yerine,  ayrım gözetmeksizin  "kucaklama ve birleştirme"yi  esas  alacağız.

- Farklılıkları zenginlik kabul ederek koruyacağız, farklı kimliklerin barış içinde bir arada yaşatılması ana hedefimiz olacak.

 

Devletin millet için var olduğu prensibi ile hareket edilerek, "gardiyan devlet" anlayışı yerine,  "garson devlet"  anlayışı  hakim kılınacak ...

- Terörle mücadelenin sadece bilinen yöntemler ile olmadığının farkındayız.  Bu sebeple;  manevi kalkınma, eğitim, ekonomik destek, istihdam hamleleri, tarım ve hayvancılık teşvikleri  olmak üzere,  terörü oluşturan etkenlerin baştan ortadan kaldırılması için gereken  her türlü tedbiri  alacağız.

 

"Yaşanabilir Bir TÜRKİYE" Yolunda,  'Ahlak ve Maneviyat'  Boyutunda Biz ne Yapacağız ?

- Medyanın  toplumu kutuplaştıran, bölücülüğe yönelik, kişileri hedef gösteren, toplumsal ahlaka aykırı tutumlara  girmemesi için gerekli her türlü tedbiri alacağız.

- Devlet olarak;  ülkemizin ve milletimizin geleceği için hayati öneme haiz aile müessesesinin korunması ve güçlendirilmesi için,  aile yapısını tehdit eden her türlü yıkıcı maddi ve manevi tesirlerin önlenmesi için  gerekli bütün tedbirleri alacağız.

- Yürütülecek maddi kalkınma hamlesi ile, aile kurumunun devamlılığına tehdit oluşturan borç, işsizlik ve her çeşit ekonomik sıkıntılar ortadan kaldırılacak,

- Ahlak ve maneviyatı, temel değerlerimizi esas alan eğitim sistemi ile de ailenin manevi temelleri güçlendirilecektir.

- Gençler geleceğimizdir. Ahlaklı ve manevi değerlerine bağlı gençler bu ülkenin en büyük gücüdür. Partimiz gençlerin ülkelerine, tarihlerine, milli ve manevi değerlerine bağlı ve "Yeniden Büyük Türkiye" sevdalısı bireyler olarak yetişmelerine en büyük önemi verecektir.

 

"YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE HEDEFİNE ULAŞILAMADI"

Bizim tam 50 seneden beri ikinci büyük hedefimiz;  "Yeniden Büyük Türkiye’yi kurup,  ülkemizi yeniden  'lider ülke'  yapmaktır.

Bu noktada geçtiğimiz yıllarda yapılan; 

- Zalim İsrail Yönetimi'ne karşı  "One Minute" çıkışı,  "Dünya 5'ten Büyüktür" çıkışı,

- Arakan başta olmak üzere İslam coğrafyasında zor durumda olan kardeşlerimize gıda ve erzak yardımları yapılması,

- Son yıllarda ordumuzun kullandığı silah ve teçhizatta milli üretim oranının artırılması, İHA ve SİHA'ların büyük ölçüde yerli olarak üretilmesi,

- Milli askeri helikopterimizin, milli tankımızın, yerli otomobilimizin üretilmesi için atılan adımlar son derece önemlidir  ve  bizleri elbette ki memnun etmiştir. 

ANCAK;  bütün bu gelişmelere rağmen, 16 yıl gibi uzun bir sürede tam manasıyla "Yeniden Büyük Türkiye" seviyesine ulaşılmasında büyük ölçüde yetersiz kalınmıştır.

2. Dünya Savaşı’nda yerle bir olan Almanya ve Japonya, 16 senede yeniden birer dünya devi haline geldiler. Biz neden aynı sürede benzer bir gelişme gösteremedik ?

 

"Yeniden Büyük TÜRKİYE'nin  "Ekonomi"  Boyutu:

- Ekonomisi yurtdışından gelen sıcak paraya, dolara bağımlı, para birimi güçlü ve istikrarlı olmayan, sanayisi ve teknolojisi tam manasıyla milli ve yerli olmayan, dış ticaret açığının devasa boyuta ulaştığı ve enerjide %70 oranında dışa bağımlı bir ülke,  'Lider Ülke' olamaz.

- Kendi milli teknolojimizi üretemez ve milli sanayimizi kuramazsak, ekonomimizi güçlendiremezsek,  bırakın İslam coğrafyasında akan kanı durdurmayı,  kendi ülkemizi dahi  korumaktan aciz oluruz.

- Son aylarda yaşadığımız ekonomik sıkıntılar, üretmeyen, üretim ve istihdam ekonomisine geçmek yerine,  borç ve faiz sarmalına hapsedilen ekonomik yapının doğal bir sonucudur. Üretmeden tüketme, kazanmadan harcama mantığının bir sonucudur.

- IMF’ye 25 milyar dolar borcumuzu ödememiz bir başarıdır,  evet, ancak aynı anda özel sektörün, vatandaşın ve kamunun toplam borcunun  "1 trilyon Dolar"a yaklaşması bir başarı öyküsü değildir.

                                            2002                   2018 (Haziran)

-   Kamunun Borcu:      256 milyar TL --→  1057 milyar TL  (4 kat)

    Özel Sektör Borcu:   88 milyar TL ----->  2000 milyar TL  (25 kat)

    Hane Halkı Borcu:    6 milyar TL  ------>  550 milyar TL    (90 kat)

Kamu + Özel Sektör + vatandaş toplam ödenmesi gereken “Yıllık Borç Faizi”  =  100 milyar $  !!!

Devlet bütçesinden faize ayrılan pay:  2019’da  117 milyar TL, 2020’de 148 milyar TL,  2021’de  171 milyar TL

Devletiyle, özel sektörü ve vatandaşıyla  ‘borç ve faiz’  girdabındaki  bir TÜRKİYE,   “Yeniden Büyük TÜRKİYE”  olamaz …

- KÖYLÜMÜZÜN, ÇİFTÇİMİZİN BORÇLARI BİLE SON BEŞ YILDA  34 MİLYAR LİRADAN,  104 MİLYAR TL ÇIKMIŞKEN,  IMF’ye ödenen 25 milyar dolar bizi kurtarabilir mi  ??

- Borcu borçla kapatan, sürekli olarak dış kaynaklı borç ve kredi arayışında olan, bu borçlar için hangi devlet varlığını ipotek ettirsem derdinde olan bir TÜRKİYE,  "Yeniden Büyük TÜRKİYE" olabilir mi ?

- Ülke olarak elimizde avucumuzda kalan son varlıklarımızı, "Varlık Fonu" kurarak dış borç karşılığında ipotek ettiren bir TÜRKİYE,   "Yeniden Büyük TÜRKİYE"  olabilir mi ?

- Ülkemiz  Son 16 yılda dünyaya ihraç edilebilecek, yüzde yüzü yerli tek bir marka üretememişken,  “Yeniden Büyük TÜRKİYE’den  söz edilebilir mi ?

- 2017 yılında 77 milyar dolara çıkan  ‘dış ticaret açığı’  acı bir gerçek olarak karşımızda dururken,  hamasi nutuklar dolar kurunu ne kadar düşürebilecektir  ??

 -  Sanayi ihracatımız içinde yüksek teknoloji ürünü oranı %3,5 iken (OECD ortalaması %17,5),  ithalatımız ihracatımıza senede 77 milyar dolar fark atarken,  ihraç ettiğimiz ürünlerin üretilmesi için kullanılan hammadde ve malzemenin  %82'si ithal edilmek durumundayken, dolayısıyla 100 dolarlık İhracatının 82 dolarlık kısmı otomatik olarak ithalata dayalı olan bir TÜRKİYE,  "Yeniden Büyük TÜRKİYE"  olabilir mi ??

- 100 eserlik "Dev Açılış"  törenlerinde  bir tane bile sanayi ve teknoloji tesisi açılmayan bir TÜRKİYE,  "Yeniden Büyük TÜRKİYE"  olabilir mi ?

 

- YENİ AÇILAN HİÇBİR AĞIR SANAYİ KURULUŞU OLMADIĞI GİBİ, devlete ait geçmişten gelen dev sanayi kuruluşlarımız birer birer özelleştirilerek elden çıkarılmıştır.

- TC'nin 80 YILDA YAPTIĞI BÜTÜN KURULUŞLAR, ÖZELLEŞTİRME ADI ALTINDA SADECE  68 MİLYAR DOLARA SATILMIŞ İSE ve bu elde edilen 68 milyar dolar sadece kamunun sadece 3 senelik borç faizi ödemesine karşılık geliyorsa,  biz nasıl  "Yeniden Büyük TÜRKİYE"  olabiliriz ?

- 40 senelik şeker fabrikalarımızın satışından elde edilen bütün gelir devletin sadece  2 haftada ödediği faize karşılık gelirken, yapılan bu özelleştirmelerle kendimizi kurtarabilir miyiz  ??

 

EKONOMİK ŞARTLARIN AĞIRLIĞI SEBEBİYLE ÖZEL SEKTÖR FABRİKALARIMIZ DA  PEŞPEŞE KONKORDATO İLAN etmektedir

ÜLKEMİZDEKİ 1250 UN FABRİKASININ YARISI KAPANMIŞTIR. TÜRKİYE BUĞDAYI VE UNU DAHİ  İTHAL EDER ÜLKE HALİNE GETİRİLMİŞTİR.

Rakamlar yalan söylemez... Ülkemiz bu durumdayken, "Yeniden Büyük TÜRKİYE"den  söz edebilir miyiz ?

- Yıllardır reklamı yapılan, dünyanın en büyük havaalanlarından olan 3. Havalimanı'nın toplam maliyetine eşit bir meblağı,  devlet sadece 3 ayda borç faizine  ödüyorsa sadece bir havaalanı yaparak kendimizi kurtarabilir miyiz ?

- Tarımın ve hayvancılığın öldüğü,  patatesi dahi Suriye’den ithal eden,  her yıl yaklaşık 500.000 büyükbaş, 500.000 küçükbaş ithal eden,  koyun sayısı 50 milyondan 31 milyona düşen,  sığır sayısı 2,5 milyondan 1,5 milyona düşen, bununla birlikte  ithal sığır sayısı son 17 yılda 1,8 milyondan 7,8 milyon seviyesine çıkan,  ‘Et ve Süt Kurumu’ bir ithalatçı firma haline gelen  bir TÜRKİYE,  "Yeniden Büyük Türkiye" olabilir mi ?

- Hayvancılığımızın gelişmesinde temel unsurlardan olan çayır ve mera alanlarımızın toplamı 1990’larda 24 milyon hektar iken,  bugün 8-10 milyon hektar düzeyine düşmüşse,  "Yeniden Büyük TÜRKİYE"  hedefine nasıl ulaşabiliriz ?

- Fasulyenin, mercimeğin, cevizin dahi ithal edildiği,  tarım ürünlerinden canlı hayvana,  karkas etten kağıda,  pet şişelerin kapaklarından samana ve peçeteye kadar,  en basit ürünlerin dahi ithal edildiği,  üretim ve istihdamın durma noktasına geldiği bir ortamda,  "Yeniden Büyük TÜRKİYE"  hedefinden söz edilebilir mi ??

- Mevduat faizlerinin %26'ya, kredi faizlerinin %40'a çıktığı, başta elektrik olmak üzere sanayi sektörünün girdi maliyetlerinin astronomik düzeylere çıktığı bir ülkede,  özel sektörden sanayi yatırımı yapmasını, üretim yapmasını ve istihdam sağlamasını beklemek  ne kadar adil bir yaklaşımdır ??

 

 

Yatırım, üretim, istihdam  olmadan   "Yeniden Büyük TÜRKİYE"  olur mu  ??

 

-  Motoru Avusturya'dan,  kasası bizden   "Milli Tank"

-  Namlusu Almanya'dan,  kabzası bizden  "Milli Tüfek"

-  Yazılımı ABD'den,   gövdesi bizden   "Milli Uydu"

-  Motoru, prototipi Avrupa'dan,  ismi bizden   "Milli Otomobil" 

-  Jet motoru, elektroniği, yazılımı ABD'den,  ismi bizden    "Milli Savaş Uçağı"

         ile  "Yeniden Büyük TÜRKİYE" olunmaz ...

- Mühendisliği Japonya'dan, müteahhitliği İtalya'dan, kredisi dışarıdan,  ismi ecdattan  "yerli köprü"  ile,

-  Vagonları  Fransa'dan,  sinyalizasyonu Kore'den,  sadece istasyon tabelaları TÜRKİYE'den  "hızlı TÜRKİYEen" 

         ile  "Yeniden Büyük TÜRKİYE"  olunmaz ...

 

"Yeniden Büyük TÜRKİYE'nin  "Dış Politika"  Boyutu:

Ülkemizin bu gün bir beka sorunuyla karşı karşıya olduğu yüksek sele dile getiriliyor. Ve verilen mücadelenin devletimizin geleceğini korumak adına verildiği söyleniyor. Peki,  kimdir ülkemizin ve devletimizin bekasına kastedenler ??

Bizim her fırsatta nasıl bir tehlike olduğunu dile getirdiğimiz, bıkmadan usanmadan anlattığımız Dünya Siyonizminin, Irkçı Emperyalizmin temsilcileri binlerce yıllık planlarını ülkemiz ve bölgemiz üzerinde büyük bir hızla yürütmeye devam ediyorlar.

Irak'ın işgal edilip parçalanması ve Sudan'ın bölünmesi ile başlayan,  Tunus’la, Mısır ve Libya ile,  Yemen'le devam eden, Suriye’de yüzbinlerce insanın ölmesi, milyonlarcasının mülteci haline gelmesi  ile süren  İslam coğrafyası üzerinde oynanan kanlı oyunların nihai hedefi  "Büyük İsrail"in  kurulmasıdır.

Suriye ve Irak’ın parçalanması ve topraklarında kurulmak istenen 'sözde bağımsız' yeni devletçikler  'Büyük İsrail' hedefinin yeni adımlarıdır.

 "Büyük İsrail" hedefi doğrultusunda atılacak adımların sonuncusu ise; Türkiye’nin de Irak, Sudan ve Suriye gibi bölünüp parçalanmasıdır, Allah muhafaza buyursun.

Ülkemizi beka sorunuyla karşı karşıya bırakan bu planların asıl sahibi ne Kürtler, ne Araplar, ne Yezidiler, ne Süryaniler ne de bölgede yaşayan diğer etnik unsurlardır.  Tehlikenin  asıl  adı;  "Dünya Siyonizmi"dir.

Dost ve müttefik sandığımız  'ABD Yönetimi' bu planların gerçekleşmesinde yıllardan beri baş roldedir.

Bütün bu gerçekler ortadayken ve;

- ABD Yönetimi, silah dolu binlerce tırı Suriye’nin kuzeyinde terör örgütlerine taşırken,  buna karşılık İncirlik Üssü'nü kapatmak yerine, Ankara'daki  ABD B. Elçiliği'nin sokağının adını değiştiren bir ülke,  'Yeniden Büyük Türkiye' olabilir mi ? 

- ABD Yönetimi '15 Temmuz'u planlayıp, bu ülkeyi işgal etmeye çalışırken, bizi beka sorunu ile karşı karşıya bırakan asıl adres  ABD Yönetimi iken,  Trump’a hala ortağımız ve müttefikimiz demeye devam edersek,  'Yeniden Büyük Türkiye' olabilir miyiz ?

- Siyonizmin taşeronu Trump İsrail'deki büyükelçiliğini Kudüs’e taşırken kınamaktan başka bir şey yapamayan bir TÜRKİYE,  "Yeniden Büyük TÜRKİYE" olabilir mi ?

- Irak'ta ABD'nin,  Suriye'de Rusya'nın, Libya'da NATO'nun, Kıbrıs'da BM'in kararına tabi olan, kendisi bizatihi aktör olamayan,  dış güçlerin Ortadoğu'daki şer planlarına engel olamayan bir TÜRKİYE,  " Yeniden Büyük TÜRKİYE" olamaz 

-  D-8 ve D-60  hedeflerini rafa kaldırıp,  kuvveti üstün tutan zihniyete sahip  ABD, G-20,  AB  ve  Shanghai 5’lisine umut bağlayarak,  “Yeniden Büyük TÜRKİYE” olamayız.

- Arakan ve Yemen’deki  zulüm karşısında  sadece o bölgeye gıda ve yardım malzemesi  gönderebilen bir TÜRKİYE,  “Yeniden Büyük TÜRKİYE” olamaz.  Çünkü bu yapılan sadece oradaki insanların aç karnına değil, tok karnına ölmesini sağlar.

İslam Alemi’ndeki  katliam ve zulümleri  fiilen durdurmaya muktedir bir TÜRKİYE,  “Yeniden Büyük TÜRKİYE”  olur ...

Gerektiği zaman  “Bana ne Amerika’dan”  diyen ve bunun gereğini yerine getiren bir  Türkiye,  'Yeniden Büyük Türkiye'  olur ...

 

"Yeniden Büyük TÜRKİYE"nin   Eğitim Boyutu:

Son yıllarda artan okul ve üniversite sayısı, okullarımızın ve üniversitelerimizin fiziksel yapısının ve imkanlarının gelişmesi, olumlu bir gelişme olsa da,

okullarımızda ve üniversitelerimizde verilen eğitimin yetersiz olması,  eğitim alanında ülke olarak sınıfta kalmamıza sebep olmaktadır.

- Okullarınızda fiziksel kalitenin yanında bilimsel kaliteyi artırmazsanız,  "Yeniden Büyük TÜRKİYE'yi kuracak nesilleri yetiştiremezsiniz.

- MİLLİ EĞİTİMİ, SENEDE BİR DEĞİŞEN MÜFREDATLA ÇORBAYA ÇEVİRİRSENİZ  "Yeniden Büyük TÜRKİYE'yi  kuracak nesilleri yetiştiremezsiniz.

- Toplam sayısı 200'ü bulan üniversitelerinizden bir tanesi bile dünya sıralamasında ilk 500'e  dahi giremiyorsa,  "Yeniden Büyük TÜRKİYE" olamazsınız.

- Dünyanın en büyük havaalanınına sahip olmak güzel birşeydir, ancak  dünya sıralamasında ilk 10’a girecek bir üniversiteniz yoksa,  “Yeniden Büyük TÜRKİYE” olamazsınız.

- Temel eğitimimizin düzeyi Uluslararası PİSA DEĞERLENDİRMELERİNDE 72 ÜLKE İÇİNDE,  2009’DA 39. İKEN, 2015 YILINDA 54. SIRAYA DÜŞMÜŞ İSE,  "Yeniden Büyük TÜRKİYE'yi  kuramazsınız.

 

 "Yeniden Büyük TÜRKİYE"  İçin  Biz Ne Yapacağız ??

MG'ün  "Yeniden Büyük Türkiye" İÇİN  başlattığı misyonu, bu ülkenin 80 milyon inançlı evladı ile birlikte biz tamamlayacağız ...

 

"Yeniden Büyük TÜRKİYE"  için  "Ekonomi"  Alanında Biz Ne Yapacağız  ??

-  Borcu borçla kapatma politikalarına derhal son verilecektir.   Devleti ve milleti borca esir etmeden,  bir kuruş yeni borç almadan, vergileri artırmadan, zam yapmadan,  kendi milli kaynaklarımız ile  yatırım, üretim, istihdam ve ihracat seferberliği başlatarak güçlü ve dışa bağımlı olmayan  bir TÜRKİYE inşa edeceğiz.

Biz;  Borçlanma, vergi ve zamla değil, milli kaynak paketleriyle kaynak üreteceğiz ...

- Devlet bütçesi mutlaka "denk bütçe" olarak gerçekleştirilecek, devletin yeniden borçlanmasının ve faiz ödemesinin önüne geçilecektir.

- Devletin bankalara gereksiz yere faiz ödemesinin önlenmesi için 54. Hükümet döneminde başarıyla uygulanan "Kamu-Tek" hesabı yeniden hayata geçirilecektir.

 

Biz;  borç ve faiz ekonomisi yerine,  üretim, istihdam, ihracat ekonomisini hayata geçireceğiz.

- Katma değeri yüksek ürün üreten sektörleri teşvik ederek, devlet olarak yüksek teknolojiye yatırım yaparak, katma değerli ihracat yapılması sağlanacak,  milli gelirimiz hızlı bir şekilde artırılacaktır.

- Girişimcilerimizin yüksek katma değerli üretimleri, teknolojik gelişmeye yönelik ve ihracatı arttırıcı faaliyetleri  faizsiz kredi  imkânları ile desteklenecektir.

- Katma değerli üretim ve ihracat yapabilen ve dış ticaret fazlası veren güçlü bir ekonomi için gerekli adımlar süratle atılacaktır.

- Gerçek kalkınma ve ilerleme için, sömürge tipi, montaj tipi sanayi faaliyetleri yerine,  entegre yapıda ve gerçek sanayi hamleleri tercih edilecektir. Özellikle ağır sanayinin temel hammaddesi olan yassı çelik üretiminin  arttırılmasına öncelik vereceğiz.

- Özellikle gelişmiş Uzakdoğu ülkelerinde örneklerini gördüğümüz gibi büyük çaplı yatırım gerektiren sanayi ve teknoloji tesislerinin kurulması için devlet bizzat teşebbüse ortak olarak özel sektörü teşvik edecektir.

Biz;  Ülkemizin kaynaklarını  sadece beton ve çimentoya harcamak yerine, stratejik alanlarda,  gelir getirici alanlarda  değerlendireceğiz ...

 

- Faizsiz kredi mekanizması ile desteklenen, üretim eksenli ve adil paylaşımı esas alan  ekonomi modeli hayata geçirilerek,  ekonomik sömürü önlenecektir.

- Para ile reel değerler arasındaki dengeyi sağlayacağız. Mevcut para sisteminin yol açtığı karşılıksız para basımını durduracağız.

- Sadece parasal veya finansal politikalar veya araçlar ile Türk Lirasının güçlü ve istikrarlı kılınması mümkün değildir. Bu sebeple biz;  katma değerli üretim ve ihracat yapabilen ve dış ticaret fazlası veren güçlü bir reel ekonomi inşa ederek  TL'sını güçlü hale getireceğiz.

- 54. T.C. Hükümeti döneminde Türkiye ve İran arasında başarılı bir şekilde uygulanan "dış ticaretin USD yerine yerel para birimleriyle yapılması modeli"ni geniş kapsamlı bir şekilde uygulayacağız.

 

- Sadece ekonomik bakımdan değil,  stratejik ve sosyal açıdan da büyük öneme sahip KİT’lerin  ülke ve millet menfaatleri göz ardı edilerek özelleştirme adı altında elden çıkarılmasına son verilecek.

- Endüstriyel hammaddelerimizin ham olarak satılması yerine, katma değeri yüksek ürünler şeklinde ihracatı sağlanacak. Özellikle bor madeninin ülkemizde zenginleştirilmesi ve katma değeri yüksek mamul madde olarak satışı için AR-GE çalışmaları  hızlandırılacaktır.

- Son onbeş yıl içinde ekilen buğday arazisindeki  2,2 milyon hektarlık kaybı telafi ederek,  tekrardan 10 milyon hektar  buğday ekili alan seviyesine ulaşacağız.

 

Buğday ve un ithalatını en kısa sürede  ‘sıfır seviyesine’  düşüreceğiz ...

 

- İnsan ve hayvan sağlığına, çevreye ve toprağa en büyük zararları veren,  GDO’lu hayvan yemlerinin ve tohumların ithalatını derhal durduracağız.

- 'Tohumculuk' ile ilgili bütün  yasaları milli bir duruş ile gözden geçireceğiz ve  Yerli tohum gen bankası kurup, yerli tohumlarımız için uluslararası patent alınmasını sağlayacağız.

- Sadece sertifikalı yabancı tohum kullanıcılarına verilen tarım desteği,  Türk tohumu kullanan üreticilere de vererek yerli tohum kullanımını destekleyeceğiz.

 

Ülkemizi tarım alanında yılda en az '100 milyar dolar ihracat'  yapan bir ülke haline getireceğiz ...

 

"Yeniden Büyük TÜRKİYE"  olabilmenin en önemli şartlarından bir tanesi de teknoloji alanında gelişme ve büyümedir.   Bu sebeple;

- Ar-Ge ve teknoloji altyapımızın en önemli unsurları olan; üniversiteler, araştırma merkezleri,  tekno-kentler  ve TÜBİTAK gibi yapıların etkin ve verimli şekilde çalışmasını sağlamak önceliğimiz olacaktır.  Kaynaklarımızı beton-çimento yerine, bu  kurum ve kuruluşlarımıza  aktaracağız.

- Ayrıca özel sektördeki  AR-GE ve teknoloji şirketlerini desteklemek için kapsamlı vergi muafiyetleri,  teşvikler ve faizsiz kredi imkanları sağlanacak.

Özellikle yazılım, kodlama, nano teknoloji, savunma sanayi teknolojileri, sağlık teknolojileri ve enerji üretim teknolojilerine  özel önem verilecektir.

- Milli yazılım ve elektronik sanayinin geliştirilmesi, savunma alanında ve diğer stratejik öneme haiz alanlarda kullanılan tüm yazılımların yerli ve milli hale getirilmesi temel önceliğimiz olacaktır.

- Milli aşı ve ilaç sanayinin geliştirilmesi ülkemizin ve milletimizin korunması ve geleceği için hayati öneme sahiptir. Bu sebeple bu alanda devlet eliyle gereken bütün adımlar atılacak ve gerekli teşvikler sağlanacaktır.

 

"Yeniden Büyük TÜRKİYE"  için  "Dış Politika" Alanında Biz Ne Yapacağız  ??

Antibiyotik yerine hastalığın sebebi olan mikropla hastalık tedavi edlmek istendiği müddetçe,  sorunun kaynağı olanlar, çözüm masasının aktörleri olmaya devam ettiği müddetçe,  Türkiye beka sorunu ile karşı karşıya kalmaktan kurtulamaz.

Dış politikamızın belirlenmesinde  ‘Dünya Siyonizmi’ tehlikesi ana unsur olmadıkça, atılan tüm adımlar boşa çıkacaktır.

Biz; Herşeyden önce;  Siyonizm mikrobunun antibiyotiği olan,  İslam Birliği ve Yeni Bir Dünya’nın ilk adımı olan,  D-8 Projesi’ne  gereken önemi vereceğiz, 

ABD, G-20, AB ve Shangai 5’lisine umut bağlamak yerine,  D-8 Organizasyonu’nu kuruluş amaçlarına uygun şekilde geliştireceğiz.

Dış Politikada, TÜRKİYE’mizi  “Batı’nın uydusu” değil, “İslam Alemi’nin Lideri” konumuna getirmek için gerekli adımları atacağız.

 - Bölgeye kan, gözyaşı, sömürüden başka birşey getirmeyen Amerika’yı Müslüman coğrafyasından çıkarmak için en etkili mücadeleyi vereceğiz.

- Milli birlik ve bütünlüğümüzü tehdit eden, milli menfaat ve hedeflerimizle örtüşmeyen faaliyetlerde bulunan 'İncirlik Üssü'nü ve sırf İsrail'i muhtemel İran füzelerinden korumak için bağrımıza yerleştirilmiş 'Malatya Kürecik füze savunma Sistemi'ni derhal kapatacağız ...

Ne Küreciğiymiş,  ne füze savunmasıymış ..??  Bize mi kaldı İsrail Devleti’ni korumak …!!!

- Yunanistan'ın Ege’de karasularını genişletmeye yönelik her türlü girişimi ve tecavüzü karşısında sessiz kalmayacağız. Türkiye’nin toprak bütünlüğünün, sınırlarının ihlali anlamına gelen bu hareketlere karşı en etkili tedbirleri alacağız.

Kıbrıs'la ilgili temel prensibimiz; "Bizim Kıbrıs sorunumuz 1974 Barış Harekatı'yla tamamen bitmiştir"  anlayışı olacak ...

- KKTC'nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da müstakil bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmesi,  KKTC'de bulunan Türk askeri varlığının eksilmeden devam etmesi,  dış güçlerin  adada Rum hakimiyeti altında tek devlet dayatması niteliğinde olan  çeşitli planlarının  asla kabul edilmemesi  en önemli önceliğimiz olacak.

Kıbrıs konusunda Dış Güçlerle masa başında toprak pazarlığına derhal son vereceğiz …!!!

 

- KKTC’nin öncelikle Müslüman ülkeler tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınması için gerekli diplomatik girişimler süratle yapılacak.

- Kıbrıs’ta Türk tarafının Doğu Akdeniz'de bulunan doğal kaynaklar üzerindeki haklarını hiçe sayan hiçbir girişimi ve hak ihlalini kabul etmeyeceğiz ve  Kıbrıs Türk tarafının tüm meşru haklarını sonuna kadar koruyacağız.

- KKTC’nin  ülkemizin ekonomik desteği olmadan ayakta kalabilmesi için gerekli her türlü adım atılacak, maddi kalkınma hamlesi başlatılacak, gereken yatırımlar ve ekonomik  destekler sağlanacaktır.

- Başta İran, Suriye ve Irak olmak üzere komşularımızla ilişkilerimizde; çözüm odaklı, yapıcı ve kalıcı siyaset anlayışını hakim kılarak, TÜRKİYE'nin öncülüğünde bölgemizdeki istikrarsızlığa son vereceğiz

 

Bütün bunlarla birlikte ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini etkili bir şekilde koruyabilmek için;

- Milli savunma alanında dışa bağımlılıktan tam manasıyla kurtulmak, yerli ve milli savunma sanayini geliştirmek, en önemli önceliğimiz olacak.

- Kaynak kodları elimizde olmadığından dolayı kritik bir anda üretici ülke tarafından kullanılmaz hale getirilebilecek  silahlar ve askeri araçlar yerine;  kaynak kodları, elektronik aksamı ve tüm yazılımları %100 yerli ve milli olan silahlarla ordumuzu donatmak  en önemli önceliğimiz olacaktır.

- Aselsan, Havelsan, Roketsan, TAİ ve Makine Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) gibi kurumların teknolojik ve ekonomik bakımdan daha da güçlü yapıya kavuşmaları amacıyla gereken her türlü desteği sağlayacağız.

 

 "Yeniden Büyük TÜRKİYE"   için  "Eğitim" Alanında  Biz Ne Yapacağız  ??

Çocuklarımıza ve gençlerimize büyük hedefler göstermeyen ve gerçek hayatta, uygulamada bir karşılığı olmayan,  "yamalı bohça" halindeki mevcut eğitim sistemimiz ile  'Yeniden Büyük Türkiye'  hedefine ulaşmamız mümkün değildir.

- Bu nedenle eğitim-öğretim sürecini kapsayan bütün faktörleri dönüştürerek yeni ve modern bir eğitim-öğretim sistemini hayata geçireceğiz.

- Bizim medeniyetimiz;  bilimin manevi ve ahlaki değerler sistemi ile bütünleştiğinde insanlığa faydalı olacağı gerçeğini ortaya koymuştur. Bizler okullarımızda 5’in 4’den büyük olduğu matematiksel gerçeğini öğretirken, 4 helalin 5 haramdan büyük olduğu ahlaki gerçeğini öğretmezsek, gençliğimizi tam manası ile eğitmiş ve geleceğe hazırlamış sayılmayız.

Eğitim politikamız işte bu çok önemli gerçeği temel alacaktır.  Müfredatımız bilimsel kalitenin yanında,  ‘önce ahlak ve maneviyat’,  ‘nefis terbiyesi’ ve ‘hakkı üstün tutma’  prensiplerini de özümsemiş bir müfredat olacaktır.

 

- Gençlerimizin, yeni bilgiler üreterek ve keşifler yaparak dünyaya öncülük edecek bireyler olmasını sağlayacak bir eğitim sisteminden geçmesini temin etmek en temel görevlerimizdendir.

Eğitimde teorik bilgi biriktirme ve ezbercilik mantığı yerine, bilgilerin uygulanması, yenilik yapılması, bilgiyi kullanarak ortaya ürün konulması esas alınacak.

- Okullarımızda sadece modern binalar, akıllı tahtalar, tabletler bilgisayarlar gibi faydalı yeniliklerle yetinilmeyecek,  eğitim sistemimizin sadece fiziksel değil,  bilimsel kalitesinin de artırılması için gerekli adımlar atılacaktır.

 

- Gelecekte ihtiyaç duyulacak bilim dalları bilimsel veriler ışığında belirlenerek öğrencilerin eğitim öğretim program ve müfredatında gerekli değişiklikler yapılacaktır.

 

- Liseyi, hatta üniversiteyi bitirdikten sonra bile iş bulamayan milyonlarca öğrenci mezun ettiğimiz hepimizin malumudur. 

Bizim iktidarımızda gerçekleştireceğimiz istihdam ve üretim seferberliğiyle,

Üniversiteden mezun olan tek bir gencimiz dahi işsiz kalmayacak, üniversite diploması  'işsizlik sertifikası'  olmaktan  kurtarılacaktır ... 

- Öğretmenlerimizin gelir seviyesi artırılarak öğrencilerini başarıyla yetiştirmeleri sağlanacak. Öğretmenlerimizin maaşları en az AB ülkeleri seviyesine çıkarılacaktır.

Üniversiteye giriş için öğrencinin bütün geleceğinin 3 saat içerisinde belirlendiği mevcut  ‘üniversite sınavı’ kaldırılacak…

Bunun yerine,  bir tek sınav değil, bir "sınavlar kümesi" uygulanacaktır.  Üniversite adayı öğrenci belli derslerin sınavlarına ayrı ayrı girecek, aynı dersin sınavı yıl içerisinde birkaç kez uygulanacağından, öğrencinin ilk girdiği sınavda başarılı olamaması durumunda tekrar deneme şansı bulunacaktır.

Ayrıca  öğrencilerin üniversiteye girişinde orta öğretim başarılarının payı artırılacak, 

- Zanaat okullarına gereken ehemniyetin verilmesiyle, mesleki ve teknik eğitim güçlendirilecek ve teşvik edilecek, sanayi ve iş hayatımızın büyük eksikliğini hissettiği ara eleman ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlanacak.

- Üniversite sayımızın artırılması kadar üniversite eğitiminin kalitesinin artırılmasına da gereken önem verilecek, üniversitelerimizin uluslararası alanda yetkinlik kazanması için gerekli adımlar atılacaktır.

- Üniversite eğitiminin salt bilimsel bilgi biriktirme yerine, araştırma, keşfetme, uygulama ve gerçek hayatta sorun çözmeye yönelik bir yapıya kavuşturulması hedeflenecektir.

 

"YENİ BİR DÜNYA"  İÇİN  GEREKLİ ADIMLAR ATILMADI

Evet, son yıllarda adaletsiz ve zulme dayalı bir dünya nizamının hakim olduğu teşhis edildi, buna karşı ses yükseltildi, kınamalar yapıldı, yara sarma-pansuman gibi hemşirelik faaliyetleri yapıldı,

ANCAK hemşirelik yerine, bir doktor gibi tedavi yapılamadı, adil bir dünyanın kurulması için gerekli adımlar malesef ki atılamadı.

Fransa, İngiltere, İtalya ve ABD Irak'ın ve Libya'nin petrol kuyularına adeta çökmüş ve bu kaynakları sömürürken,  sadece K. Irak Erbil'de 19 tane ABD'li petrol firması Irak petrollerini yağmalarken, İsrail-Kıbrıs Rum Kesimi ve  Yunanistan bizim de hakkımız bulunan Kıbrıs çevresindeki trilyonlarca dolar değerindeki hidro-karbon rezervlerini paylaşmak için adımlar atarken,  Suriye'de, Arakan'da, Yemen'de, Keşmir'de, Filistin'de müslüman kardeşlerimiz gözümüzün önünde katledilirken, B. İsrail Planı gözümüzün önünde bütün hızıyla yürürken,  biz sadece kınama mesajları yayınlayıp oturamayız. 

Biz tam 6 asır bütün dünyada adaletin, refahın, hürriyet ve insan haklarının teminatı olan bir ecdadın torunlarıyız. 

Biz, sadece zulümleri kınamak, sadece  gıda-erzak yardımı yapmakla  yetinemeyiz ... 

Bizim asıl görevimiz; sömürünün, zulmün ve adaletsizliğin olmadığı bir dünyayı kurmaktır ...

 

"Yeni Bir Dünya"  İçin  Biz Ne Yapacağız  ??

Kalıcı çözüm İslam Birliğinin derhal kurulmasıdır.  Bunun için atacağımız ilk adım D-8 Organizasyonu'nu yeniden canlandırmak ve kuruluş hedeflerine uygun bir şekilde çalıştırmak olacaktır.

D-8’in kuruluş amaçları doğrultusunda yeniden çalışır hale gelmesi, hemen arkasından D-60 Birliğinin tesis edilmesi ve 57 Müslüman ülkenin sahip olduğu zenginliklerin ve toplam gücün  zulme ve sömürüye karşı bir yaptırım gücü olarak kullanılması sağlanacak.

Böylelikle,  gücünü  İslam coğrafyasının zenginliklerinin  gasp edilmesinden alan Dünya Siyonizminin, Irkçı Emperyalizmin gücü kırılacak,  Zulümlerine son vermek, bizimle karşılıklı olarak masaya oturmak zorunda kalacaklardır.

Ve en son aşamada  ‘D-160’ ile bütün ezilen ülkelerin zulme ve sömürüye karşı bir araya geleceği  "Yeni Bir Dünya Düzeni"  kurulacaktır.

Bu “Yeni Dünya Düzeni” bizim medeniyetimizin değerleri doğrultusunda kurulacak bir  barış, adalet ve refah düzeni olacaktır, 

Bu yeni düzende sömüren ve sömürülen,   ezen ve ezilen  olmayacaktır  ..!!

- Savaş değil,  BARIŞ; 

- Çatışma değil,  DİYALOG,

- Çifte Standart değil,  ADALET;

- Üstünlük değil,  EŞİTLİK,

- Sömürü değil,  İŞBİRLİĞİ

- Baskı ve tahakküm değil,  İNSAN HAKLARI  

YENİ BİR DÜNYA İŞTE BU İLKELERİN GEÇERLİ OLDUĞU BİR DÜNYA OLACAK ...

 

"Dünya 5’ten büyüktür" sözünün gereği böylelikle fiilen MG tarafından yerine getirilmiş olacaktır inşallah ...!!!

- Belli güçler tarafından dünya hâkimiyetini sağlama ve sömürü amaçlı olarak kullanılan, karşılıksız şekilde basılan yeşil bir kâğıt hükmündeki Amerikan Doları'nın tahakkümünden kurtulmak amacıyla ülkemizin öncülüğünde, bütün İslam ülkelerinin ve gelişmekte olan ülkelerin desteğiyle yeni bir uluslararası para biriminin oluşturulması hedeflerimiz arasındadır.

  

Cenabı Allah'a şükürler olsun ki;  abdestimizi tazeledik ...

Şimdi kollarımızı sıvayıp,  kaldığımız yerden devam edeceğiz  ....!!!

Yeniden demir çarıklarımızı giyeceğiz,  karış-karış, köy-köy, ilçe-ilçe Anadolu'yu  dolaşacağız,

Yeniden Milletimizden  “söz hakkımızı”  alacağız.  

Çünkü artık Milletimiz, İslam Alemi  ve insanlık adına söyleyecek çok sözümüz,   yapacak çok işimiz,   atacağımız çok adım var .....

 

Yeniden Refah Partimiz;  milletimizin maddi ve manevi sıkıntılarının kurtuluş reçetesidir.   Irkçı emperyalizm mikrobunun antibiyotiğidir.

Partimiz, milletimizin gösterdiği büyük ilgi ve teveccühe cevap verebilecek düzeydeki program ve projeleriyle,  çözüm önerileriyle,  tertemiz-şaibesiz-samimi kadrolarıyla,  köklü geçmişinden gelen tecrübesiyle,  Türkiye’nin yeni vizyonu olmaya adaydır.

Yeniden Refah Partisi olarak yapacağımız her plan, gerçekleştireceğimiz her proje, ekonomiden sosyal politikalara, eğitimden dış politikaya her alanda atacağımız adımlar kendi medeniyet değerlerimize uygun olacak,

“Milli” olacak,   milletten yana olacak inşallah.

Sadece Teşhis ve tespit Değil,  Aynı Zamanda Tedavi ve çözümü ortaya koyan anlayışla hareket edeceğiz.

Biz sadece sloganlarla değil, ortaya koyacağımız alternatif vizyon ile, ekonomik kalkınma programımızla, tarımsal kalkınma modelimizle, yeni eğitim sistemimiz ve şahsiyetli dış politika anlayışımızla,  G. Doğu sorunu için köklü reçetelerimizle,

 Laf üretmek için değil,

 Sorunlara çözüm üretmek, dertlere derman olmak için geliyoruz ...

 Artık yeter, ama çare nerede ??   diye soranların aradıkları cevap;

 "Yeniden Refah Partisi"  olacaktır inşallah.

 

İş bulamayan üniversite mezunu genç kardeşim,  geçim sıkıntısı çeken asgari ücretliler, memur ve emekliler,  emeğinin karşılığını alamayan esnaf kardeşim, çiftçi kardeşim, köylü kardeşim,   üzülmeyin ve mahzun olmayın …

Artık  “Yeniden Refah”  var …

Geçmişte yaptık,  yine  yapacağız inşallah …

Zulme, sömürüye ve haksızlığa karşı direnen Doğunun ve Batı’nın bütün mazlum ve mağdurları ... üzülmeyin, mahzun olmayın, 

Adil Bir Dünya’nın kurulma zamanının artık geldiğini bugün Ankara’da ilan ediyoruz ... 

"Yeni Bir Dünya"yı kuracağız,   çünkü biz MG’üz  …

--------------------------------------------------------------------------------------------

Bizim gücümüz  holdinglerden,  dış güçlerden, medya desteğinden  değil,  ihlas ve samimiyetten kaynaklanıyor  ...!!

Bizim gücümüz İmanımızdadır, tarihimizdedir, ceddimizin bize bıraktığı mirastadır, 

Bizim gücümüz Sultan Abdulhamid Han Hz. lerinin bu millet için ettiği dualardadır ....

Erbakan Hocamızın “İman varsa, imkan vardır” sözündedir...

Bizim gücümüz;  "Hakk gelince, Batıl zail olmaya mahkumdur"  düsturundadır ...

Bizim gücümüz;  bizi bekleyen mazlumların gözlerindeki umut,  dillerindeki  duadadır...

Biz  inanır ve çalışırsak,  Allah bize yardım eder,  Allah bize yardım ederse kimse bize galip gelemez    !!!

--------------------------------------------------------------------------------------

 

Evet 2. Kırk yılın kahramanları, evet MG'çü kardeşlerim, tarihin en şerefli milletinin 80 milyon evladı,

Benimle birlikte  bu kutlu mücadeleye var mısınız?

Benimle birlikte  "Yaşanabilir bir Türkiye" için mücadeleye var mısınız?

Benimle birlikte  "Yeniden Büyük Türkiye"  için çalışmaya var mısınız?

Benimle birlikte  "Yeni Bir Dünya"yı kurmak için var mısınız?

Oyleyse haydi Bismillah…  Kutlu seferimiz başlıyor...

Zafer inananlarındır  ve  zafer yakındır...

 

Toplantımız hayırlı olsun,  Gazamız mübarek olsun,  "Yeniden Refah Partimiz" hayırlı olsun,

Sizlere bir kez daha tşk ediyorum ve bağrıma basıyorum. 

Yeniden Refah Partimiz'in en büyük zaferlerinde buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz.

Esselamu Aleykum.