Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan, TBMM'de Düzenlediği Basın Toplantısında Türkiye Gündemini Değerlendirdi

TÜİK’in aylık yüzde 2,88, yıllık yüzde 48,58 olarak açıkladığı ekim ayı resmi enflasyon verileri,  neredeyse 1,5 yıldır uygulanan ekonomik programın, enflasyonla mücadelede başarısız olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

 

Ekonomik programın uygulanmaya başlandığı Haziran 2023’te TÜİK’in resmi yıllık enflasyon oranı yüzde 38,2 düzeyindeydi.

 

Programın uygulandığı 16 ayın sonunda ekimde gelinen nokta yıllık  yüzde 48,5 enflasyon…!!

Yani Sn. Mehmet Şimşek’in göreve başladığı dönemdeki enflasyonun 10 puan üzerinde…

 

(İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) Ekim enflasyonu aylık yüzde 3,6,  “yıllık yüzde 59,1” seviyesinde olurken,

ENAG aylık yüzde 5,57, yıllık “yüzde 89,77” enflasyon açıkladı.)

 

MB  ise yılsonu enflasyon beklentisini üç kez revize ederek önce yüzde 33’ten 36’ya, ardından yüzde 38’e ve 8 Kasım’daki son Enflasyon Raporu’nda 6 puan daha artırarak “yüzde 44’e yükseltti.

 

Ancak, tam 3 kez revize edilerek artırılan bu hedefin dahi tutturulamayacağı Ekim ayı enflasyonu ile ortaya çıkmıştır.

 

Bu da yılı hemen hemen “yüzde 50”lik bir enflasyonla tamamlayacağımızı göstermektedir.

 

Burada şu önemli hususu da vurgulamamız lazım; Enflasyonun düşmesi demek, fiyatların düşmesi demek değildir. 

Enflasyon bugün sıfır olsa, fiyatlar bu seviyesinde sabit kalacak demektir.

Oysa ki şu andaki fiyatlar sabit olsa bile, zaten hiç kimse hiçbir şey alamıyor ki…

…………………………………………………………

 

Enflasyon konusuna girmişken bugünler de belirlenmesi için çalışma yapılan 2025 yılı Asgari Ücret miktarı ile de Yeniden Refah Partimiz’in görüşünü paylaşmak istiyoruz.

 

Bize göre bu enflasyonist ortamda, açlık sınırının 25 bin TL’ye, yoksulluk sınırının 70 bin TL’ye dayandığı bir ülkede,  asgari ücretin 35 bin TL’ye çıkarılması gereklidir.

 

Böylece bir haneye iki asgari ücret girdiğinde o aile en azından yoksulluk sınırının altında kalmadan hayatını devam ettirebilecektir.

 

- Bu noktada işverenlerin mağdur olmaması için de devlet tarafından desteklenmeleri sağlanmalıdır.

 

Kamudaki israftan, lüks ve şatafattan vazgeçilip, imtiyazlı holdinglere her sene devlet bütçesinden aktarılan trilyonlar kurtarılıp,  bu imkanla da işverene destek sağlanmalıdır.

……………………………………………………………

 

Daha önce OECD’nin Raporuna göre TR’de 6 milyon çocuğun yoksulluk içerisinde olduğunu ifade etmiştik.

 

Şimdi de TEPAV (Türkiye Ekonomi Politikaları Vakfı)  bünyesinde yapılan iki araştırmada çarpıcı sonuçlar çıktı:

 

 

-      0-17 yaş grubunda 7,03 milyon çocuk yoksulluk içinde yaşıyor. 

        2 milyon çocuğun ise “derin yoksulluk” içinde yaşadığı belirlendi.

 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın resmi rakamlarıyla sosyal yardım ve devlet desteğiyle yaşamını idame ettiren hane sayısı 4,8 milyona ulaştı…

 

Bu hanelerde ortalama 20 milyon nüfus yoksulluk çekiyor, milyonlarca çocuk okula gidemiyor, beslenemiyor...

 

Küçük yaştaki sahipsiz çocuklar tetikçiliğe, hırsızlığa, suça, cinsel istismara zorlanıyor.  Dilencilik yapan 6 yaşındaki  Şirin  kızımız gibi, öldürülüp bir mezarlığa atılıyor.

 

2025 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’ndaki verilere göre;

sokakta zorla çalıştırıldığı, para karşılığı istismar edildiği, dilencilik yaptırıldığı için mobil ekiplerce müdahale edilen çocuk sayısı 2023 yılında 50 bin 293'e ulaştı. (Bu çocukların 19 bin 500’ünün Suriyeli olduğu saptandı.)

 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı “Çocuklar Güvende Ekipleri”nin bu yılın ilk 6 ayında müdahalede bulunduğu  ‘risk altındaki’ çocuk sayısının  “337 bin” olduğu bilgisi  “Cumhurbaşkanlığı Programı”nda yer aldı.

 

Yoksul, Sahipsiz, eğitimsiz çocuklar sokaklarımızda perişan halde yaşam savaşı veriyor…!!

 

İktidarın ekonomi politikalarıyla yayılan kitlesel yoksullaşmanın en büyük mağduru okuldan, eğitimden kopmak zorunda kalan,  sokaklarda yaşam mücadelesine mecbur edilen çocuklar oluyor..!!

 

İşte bu konuya bir diğer örnek;

 

Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde anneleri Melisa Akcan’ın kapıyı üzerlerine kilitledikten sonra hurda toplamaya gittiği evde kalan ve yaşları 1 ile 5 arasında değişen 5 çocuğun, sobadan çıkan yangında hayatını kaybetmesi. 

 

Evde çıkan yangında 5 çocuğunu kaybeden gözü yaşlı anne Melisa Akcan;

“Çocuklarımız için bize 8 bin lira yardım yapıyorlardı, onu da  4 bin liraya indirdiler,  ben 4 bin lira ile çocuklarıma nasıl bakayım?” dedi.

 

İŞTE KAYNAKLARIMIZI KAMUDAKİ İSRAFA, İMTİYAZLILARA VE FAİZ CANAVARINA AKTARMANIN ACI SONUCU …!!

KAYNAKLARIMIZI CANAVARLARA DEĞİL, MİLLETİMİZE AKTARMAK MECBURİYETİNDEYİZ…

 

Yoksulluğun perişan ettiği yavrularımızın bu halini görünce,  asgari ücretin 35 bin TL olması gerektiğine ilişkin çağrımızın gerekçesi de ortaya çıkmaktadır.

……………………………………………………………

 

Bilindiği üzere belediyelerin konser ve festivallere yaptığı harcamalar da önemli bir yer tutuyor.

 

Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) konser, festival vb. kültürel etkinliklerine ilişkin iktidar medyasında ortaya atılan iddiaları ‘ihbar’ kabul eden Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcıları aynı günde soruşturma başlattı.

 

Elbette ABB ve İBB’nin harcamaları araştırılsın, incelensin. Hatta Yeniden Refahlı belediyeler de incelensin.

Bu ülkenin, bu milletin bir kuruşu boşa harcanmasın, haksız yere kimsenin cebine gitmesin.

 

Böyle bir durum varsa da yasalar çerçevesinde gereken yapılsın.

 

ANCAK;

iktidarın usulsüzlükleri, yolsuzlukları Sayıştay raporları ve medyada ortalığa saçılırken ‘resen’ harekete geçmeyen Cumhuriyet savcılarının birden aynı anda farklı illerde tüm mesailerini muhalefet belediyelerine ayırmaları da son derece manidardır.

 

- Bugüne kadar iktidarın belgeleriyle ortada olan pek çok yasa dışı uygulamasında, kamu kaynaklarının ele geçirilmesinde, kamunun zarara uğratılmasında muhalefet partileri, sözcüleri, milletvekilleri tarafından savcılara çağrıda bulunuldu.  

- Şikâyet dilekçeleri, belgeleri verildi. Davalar açıldığı halde harekete geçilmediği gibi dosyalar kapatıldı, takipsizlik kararlarıyla üstleri örtüldü.

 

- 2019’da ABB, İBB ve daha birçok iktidar belediyesi muhalefete geçtikten sonra yürütülen incelemelerde, Ak Parti dönemindeki onlarca olayda, milyarlarca liralık yolsuzluk, usulsüzlük, kamunun zarara uğratılması, kamu kaynaklarıyla iktidara yakın kişilerin, şirketlerin ihya edilmesi ortaya çıkarıldı.

 

Belediyelere ait değerli taşınmazların bedelsiz veya çok cüzi bedellerle satışı, devri, 40-50 yıllık kira sözleşmeleriyle tahsisi, İBB üzerinden sağlanan yüzbinlerce dolarlık, euroluk yurt dışı burslar açığa çıkartıldı.

 

Tüm bu dosyalar belgeleriyle savcılıklara iletildiği halde İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişleri ‘iddiaları biz inceleyeceğiz’ bahanesiyle dosyalara el koyup rafa kaldırdılar.

 

Altı yıldan bu yana yüz milyarlarca liralık bu yolsuzluklara, kamu kaynaklarının buharlaştırılmasına, kamu zararına karşı nedense hiçbir Cumhuriyet Savcısı ‘resen’ harekete geçmedi, soruşturma başlatmadı.

Dosyaları İçişleri Bakanlığından, Mülkiye Müfettişlerinden isteme gereği bile duymadılar.

 

Muhalefet partisinin belediyesine soruşturma var, AMA  iktidar partisinin belediyesine soruşturma yok…

 

Bu apaçık bir çifte standarttır, yargının siyasi saiklerle hareket ettiğinin göstergesidir…!!

…………………………………………………………

 

World Justice Project (WJP-Dünya Adalet Projesi) kurumu tarafından her yıl yayınlanan Uluslararası Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nin 2024 sonuçları geçen hafta açıklandı.

 

WJP Türkiye’nin de aralarında yer aldığı 142 ülkede “bağımsız yargı”, “hukuk devleti”,  “adil yargı sistemi”,  “yargı üzerinde siyasi güç etkisi” gibi süreçleri ölçerken temel ilkeleri esas alıyor.

 

Bu ilkeler;

-   Yasaların herkese eşit uygulanmasını temel alan  Adil Hukuk İlkesi,

-  Devleti yönetenlerin, özel kişi ve kurumların hukuk ve yargı karşısında hesap verebilir konumda olmasını öngören  Hesap Verebilirlik İlkesi,

-   Hukuk süreçlerinin herkese açık, şeffaf ve tarafsız olmasını esas alan  Açık Hükûmet İlkesi olarak sıralanıyor.

 

Bu üç ilke bakımından Türkiye bu yıl birkaç basamak daha düşerek 117’nciliğe geriledi…!!  

(Angola, Nijer, Madagaskar, Rusya, Honduras gibi ülkeler hukukun üstünlüğü sıralamasında Türkiye’nin üzerinde.)

 

İktidar partisinin adında Adalet kelimesi yer alıyor ama,  22 yılın sonunda gelinen noktada adaletten eser kalmamış …!!

…………………………………………………………

 

ÖZET OLARAK;

-  Ülkemizin ve milletimizin çok acil bir şekilde Paylaşımda Adalet,  Yargıda Adalet ve Yönetimde Adalet’e ihtiyacı var…!!