Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan’ın 5 Eylül İl Başkanları Toplantısında Yaptığı Basın Açıklaması

Sayıştay Başkanlığı’nın kamu kurum ve kuruluşları için açıkladığı “2023 Denetim Raporları” yolsuzluk ve usulsüzlüklerin sıradanlaştığını, israfın, denetimsiz harcamaların devasa boyutlara vardığını ortaya koydu.

Sayıştay Başkanlığı tarafından TBMM’ye gönderilen 2023 yılı denetim raporlarında başta kamu ihaleleri olmak üzere, devlet alımlarında, harcamalarında, taşıt kullanımında, tahsis edilen bütçelerin aşılmasında pek çok yasa dışı işlem ve uygulama rapor edildi.

 

Merkez Bankası gibi kurumsal yapısı en üst düzeyde olan köklü kurumlarda bile ‘adrese teslim’ ihaleler tespit edildi. 

 

MB’nın 2023 yılında yaptığı 86 ihalenin 70’inde usulsüzlük tespit edildi.

 

Kamu İhale Kanunu’nun ‘istisnai durum’ diye nitelendirdiği ‘ihalesiz alımların’ yaygınlaştığını ortaya koyan Sayıştay Raporu, neredeyse tüm kamu kesiminde yolsuzluk, israf ve usulsüzlüklerin olağan hale geldiğini ortaya koydu.

 

Sayıştay raporunda  KÖİ projelerinin bütçeye ağır yük getirdiğini de açıkça vurguluyor.

 

Özellikle Şehir Hastaneleri ile ilgili yapılan değerlendirmeler, iktidar müteahhitlerince inşa edilerek işletilen bu hastanelerin Sağlık Bakanlığı bütçesinin büyük bölümünü tükettiğini, çok ciddi usulsüzlüklerin söz konusu olduğunu, yapılan uyarılara rağmen bu usulsüzlüklerin giderilmediğini ortaya koyuyor.

 

Sayıştay’ın raporlarına ve taleplerine rağmen görevliler ve sorumlular hakkında hiçbir dava, soruşturma açılmaması iktidarın bürokraside ve kamu kurumlarındaki bu tabloyu ‘olağan’ karşıladığını gösteriyor.

 

Özet olarak;  2023 Sayıştay Denetim Raporları,

kamu kaynaklarının heba edildiğini, imtiyazlı holdinglere, iktidara yakın şirketlere kamu üzerinden haksız kazançlar aktarıldığını ortaya çıkarıyor!

…………………………………………………………

 

İktidar kanadı  MB rezervlerinin son dönemdeki artışını ‘ekonomi programının başarısı ve yabancıların güveni’ olarak lanse etmeye çalışıyor. 

 

 

Oysa ki bu durum;  vergisiz yüksek kazanç peşindeki yabancıların paralarını TR’ye getirip, TL’ye dönerek geçici bir süre için yüksek faiz getirisine yatırmalarından ibaret.

 

Çünkü TR bugün faiz oranları bakımından dünya şampiyonluğuna oynuyor. 

 

Yani gerçek şu ki;  Millet hızla yoksullaşırken, yüksek faizle ve sabit dolar kuruyla uluslararası sıcak para ve faiz lobilerine vergisiz ballı kazanç aktarılıyor.

 

ANCAK DİĞER TARAFTAN bu yüksek faiz oranları yüzünden;   yatırım, üretim, istihdam, ticari hayat en olumsuz şekilde etkileniyor.

TR genelinde sanayide kapasite kullanım oranı %70’lere düştü.

 

TÜİK,  üretim düşüşünün, imalat sanayiinde yüzde 5,1 ve yüksek teknolojili sanayi üretiminde yüzde 20,2’ye ulaştığını açıkladı.

 

İmalat sanayiinin ana girdisi olan ara malı ve hammadde ithalatında yıllık yüzde 35’e varan azalma gerçekleşti.

 

Örneğin;  Ağustos’ta geçen yıla göre aylık yüzde 26,7 azalan otomotiv sektörü üretimi,  binek otomobilde yüzde 40,4 oranında düştü !!

 

Otomotiv Sanayii Derneği’nin (OSD) açıkladığı Ağustos-2024 rakamları, uygulanan faiz ve kur politikalarının sanayinin hemen her alanındaki negatif etkilerinin otomotivde çok daha hızla yaygınlaştığını gösteriyor.

 

Elbette ki gerek fahiş akaryakıt zamları gerekse KDV-ÖTV-MTV artışları talebi aşağı çekiyor ancak astronomik otomobil kredisi faizleri de talebin bu kadar azalmasında etkili oluyor.

 

Otomotiv Sanayicileri Derneği’nden (OSD) sonra,

 

Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği de (TÜRKBESD) sektörde daralma ve durgunluk sürecine girildiğini ilan etti. 

 

Ağustos ayında tüm beyaz eşya türlerinde üretim, satış ve ihracatta sert düşüşler yaşandı.  Sektörün yurt içi satışları yıllık bazda yüzde 15,3,  üretimi ise yüzde 13,4 azaldı.

 

Alım gücünün azalması ve ihtiyaç kredisi faizlerinin artması nedeniyle.

 

NEDEN BÖYLE OLUYOR ? FAİZLERİ NEDEN YÜKSELTİYORLAR ?

 

 

·  Yıllık 110 milyar dolar dış ticaret açığı

·  TR’de üretilen ürünün hammadde malzemesinin dahi yüzde 82’si yurtdışından ithal

 

Hem bu sebeple hem de 12 ay içinde ödenecek dış borç miktarı 180 milyar dolar olması sebebiyle sürekli döviz ihtiyacı var.

 

 

Dövize olan bu talep kurları patlatıyor, bu da enflasyonu patlatıyor. 

 

Bunu önlemek için, yani yurtiçinde dolarizasyonu engellemek ve yurtdışından döviz çekebilmek için faizleri yüzde 50 yapıyorlar. 

 

 

Bu da üretimi, istihdamı, yatırımı, ticareti durduruyor. 

 

 

Bu kısır döngüden çıkabilmek için; 

·    Üretim ve ihracat artırılacak  (Dış ticaret açığının ve döviz ihtiyacının azaltılması) 

·    Denk bütçe ile dış borçlanma durdurulacak 

 

 

Böyle olunca faizi yükseltmeseniz de kurlar patlamayacak, buna bağlı olarak enflasyon patlamayacak. 

 

…………………………………………………………

 

İstanbul’da 27 yaşındaki gencecik bir kadın polisimizi şehit eden zanlının, 26 suç kaydının olduğu ve bugüne kadar hiç tutuklanıp cezaevine girmediğinin ortaya çıkması yargı, ceza ve infaz sisteminin yeniden sorgulanmasına yol açmıştır.

 

26 suç kaydı olan bir kişinin her gözaltı sonrası serbest kalması, yargı sistemimizin sağlıklı çalışmadığının çok açık bir göstergesidir.

 

Rutin bir şekilde  2 yılda bir yapılan “İnfaz Yasası” değişiklikleriyle adalet, yargı ve infaz sistemi adeta  ‘suçluyu kaydedip, salan’  bir mekanizmaya dönüştürüldü.

 

Suçluyu cezalandırmayan bir hale gelen infaz sistemi, güvenlik güçlerinin görev şevkini olumsuz etkilerken, toplumumuzda da büyük bir tedirginliğe yol açıyor.

 

Bu konuda tüm siyasi partiler bir araya gelerek bir CEZA VE İNFAZ REFORMUNU hayata geçirmeli, milletimizin adalete güveni yeniden tesis edilmelidir.

 

Ayrıca milletimizin vicdanında derin yaralar açan Narin Güran cinayeti sonrasında bu gibi cinayet vakalarının önüne geçilebilmesi adına İDAM CEZASI’nın da TBMM gündemine alınması gereklidir.

 

Yeniden Refah Partisi olarak, en başından beri cezaların caydırıcı olması gerektiğinin altını çiziyoruz.

 

Adalet zalime hak ettiği cezayı vermedikçe, ülkemiz huzur bulamaz.

 

Mağdurların adalet mekanizmasının veremediği adaleti kendi başlarına sağlamaya çalışmaları ise anarşiye yol açar.

 

Bu sebeple Ceza ve İnfaz reformunun bir an önce yapılması, idam cezasının da gündeme alınması gereklidir.

 

Narin Güran olayıyla ilgili bir diğer husus da;

 

Yaklaşık 2 aydır 40 haneli bir köyde herkes sorgulanıp, onlarca kişi tutuklanırken, cinayetin nedeni ve failinin hâlâ açığa çıkarılamaması nedeniyle güvenlik birimlerinin eğitim, istihbarat vb. alanlardaki profesyonelliğinin de sorgulanması gerektiğidir.

 

Tüm kamuoyu faillerin bir an önce tespit edilmesini ve gereken cezaya çarptırılmasını beklemektedir.

 

BİZ NE YAPACAĞIZ  ??

 

·  KAMUDA İSRAFI ÖNLEYECEĞİZ

·  İMTİYAZLILARA HAKSIZ KAYNAK AKTARIMINI DURDURACAĞIZ 

·  MİLLİ KAYNAK PAKETLERİNİ DEVREYE SOKACAĞIZ 

 

(Güneş enerjisi potansiyelimizin yüzde 5’ini kullanıyoruz, Birleşik barajlar projesi, Düşük kalorili kömürden sıvı gübre üretimi, uranyum yerine borla çalışan nükleer enerji, kenevir ekimi, perlit, madenlerimizin zenginleştirilerek satılması) 

 

· BU İMKANLARLA DENK BÜTÇEYİ GERÇEKLEŞTİRİP FAİZ CANAVARINDAN KURTULACAĞIZ

· ELDE EDİLECEK BU İMKAN MİLLETE AKTARILACAK (Emekli, memur, çiftçi, Küçük esnaf, KOBİ) 

· VERGİ SİSTEMİNİ ADİL HALE GETİRECEĞİZ  (Şu anda Dolaylı vergiler %70) 

· 81 İLİMİZE YÜZLERCE REFAH PROJESİ tarımsal üretim, sanayi üretimi, katma değerli üretim artırılacak  (işsizliğin ve dış ticaret açığının ortadan kaldırılması için) 

 

BORÇ - FAİZ - ZAM - VERGİ EKONOMİSİ YERİNE,   ÜRETİM - İSTİHDAM - İHRACAT EKONOMİSİ